Portekiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Portekiz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Haz 2012

Korkunun ecele...


                  İtiraf ediyorum; gerçekten korkuyorum. Aslında bu yazıyı daha önce-İspanya maçı sonrası- yazmam gerekiyordu ama bekledim. Boğaların rakibini merak ediyordum ve tahminen gelecek Almanya ya karşı şöyle okkalı methiyelerle İspanya’yı şampiyon ilan edecektim...
               
                  İtalya maçını izleyince zaten sıkıcı olduğunu herkesin gördüğü İspanya-Portekiz maçı gözümde daha da küçüldü. Pirlo’ya duyduğum hayranlık 10 kat daha arttı (eminim Milan’ın da öyledir) ancak bu hayranlık sadece futboluna değil aynı zamanda inanılmaz futbolcu karakterinedir. Barzaglinin ne kadar harika bir oyuncu olduğunu gördüm. Ayrıca Pirlo ile beraber son turnuvayı oynadıklarının farkında olan Buffon’un gözlerindeki istekle karşılaştım. İtalya’nın tüm takım olarak(Süper Mario dahil) kenetlendiğine ve mücadele ettiğine şahit oldum. Zaten maç öncesi Almanya’ya karşı içimden İtalya’yı destekliyordum ama bu kadarını da beklemiyordum doğrusu...Mükkemel futbol...
               
                  Şimdi gelgelelim matadorlara. Bu arada “matador” nedir hiç düşündünüz mü? Matador, katil, öldürücü demektir. Ben bunun İspanya Milli Takımı’na çok yakıştığını düşünüyorum. Öldürücü bir İspanya;  inanılmaz bir paslaşma ağı, top kaptırmadan geçen süresiz dakikalar, defansı dehşete düşüren ara paslar, üstün teknik özellikler... İspanya komple mükemmel gibi duruyor. Ama bu sayılanlar ve turnuva boyunca izlediğimiz İspanya’nın İtalya karşısında kupayı kaldıran taraf olabilmesi için oyununa eklemesi gereken şeyler olduğu kanaatindeyim. Futbol sadece pas veya sadece oyun zekasından ibaret değil ki İspanya’nın karşısında en az kendileri kadar zeki olabilen ve bunu oyununa yansıtabilen İtalyan futbolcular var.                
               
                   Gerçekten mücadele edebilmeyi öğrenmeli ve İspanya olarak İtalya’ya bu konuda cevap verebilmeliyiz.Gerçekten korkuyorum çünkü Pirlo ve Buffon’un son turnuvası, çünkü İtalya deyim yerindeyse; tek yürek oldu,çünkü Süper Mario prenses için hiç olmadığı kadar hırslı ve çünkü İtalya her zaman İtalya...
               


                    Not: İspanya tişörtümü giyip maçı Valencia’da herhangi bir meydandan takip etmeyi umuyorum.Dilerim ki final sonrası görüşmemizde, fotoğraflar galibiyeti anlatır... Viva España!!!

10 Haz 2012

Bana Yine Hasret !

 



      Tribünden başlayarak şöyle bir yorum yapayım: Portekiz'in baş kahramanları her ne kadar yetmese de Coentrao ve Ronaldo'ydu; ve neden bilmem ama bunun nedeni de bence Portekiz'in altın çocuğunun tribünde olmasıydı. Mourinho'nun tribünde değil de her zaman ki yerinde kulübede olmasını çok isterdim. Portekiz'i bir de öyle seyretmek sanırım son senelerdeki en büyük hayalim. Çünkü kim takımın başına gelse bu takımı beklentilerin altında oynatmayı bırakın yerin dibinde yönetiyor. Her turnuvaya büyük beklentilerle gelip daha ilk maçtan tamam yine olmayacak bu iş dedirtmek çok anormal olmasına rağmen artık kabullenilmiş bir durum haline geldi. Bu yüzden maç içinde en çok taktik değişiklikleri değil, hakem kararlarını değil Mourinho olsaydı maç böyle devam ederken nasıl davranır nasıl değişiklikler yapar bunun muhasebesini yaptım kendi içimde.
                                                                                     

      Zaten eğer böyle bir iç muhasebesiyle uğraşmasaydım, "bu kadar eziyet yeter hadi artık biraz heyecanlanın" gibi bir lütuf olan uzatma dakikalarına kadar televizyonla bakışarak arkadaş olabilirdik. Her ne kadar bir şeyler yapmaya çalışsalar da uzatma dakikaları hariç Portekizli oyuncuların yaptıkları , final sınavında boş kağıt vermemek için yapılan karalamalar kadar oldu. Hatta bir ara Ronaldo o kadar sıkılmış olmalı ki maçın en iyi hareketini savunmadan röveşata ile topu uzaklaştırmaya çalışarak yapmayı denedi. Coentrao' ya dip not düşerek " Aldırma deli gönül, giden gitsin, sen şarkılar söyle içinden, boşver" şarkısını atfetmeyi de boynumun borcu bilirim.
     
         Bu kadar çok olumsuz söz söylenir mi sadece bir maç için denebilir ama şunu da söylersek çok daha açıklayıcı olacaktır: Seremoni de en çok dikkatimi çeken şey Portekizli oyuncuların daha çok podyumdaymış gibi olmalarıydı. Tamam saçı başı dağıtın da gelin demiyorum, tamam çok yakışıklı çocuklarsınız hepinizin stilistlere yatıracak istemediği kadar parası da var, o da çok güzel... De biraz da maça odaklansanız neler neler olacak. Böyle gelmiş böyle gider mi bilinmez ama bu oyunla nereye kadar gideceği çok da meçhul değil sanırım. Ve son olarak, oyuncuların stilistleri onları bu kadar iyi anlayabiliyorsa, yine şunu söylemeliyim ki tutun kulağından bir kaçını kulübeye oturtun da teknik direktör ne zaman ne söyleyeceğini daha iyi kavrasın.