İran etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İran etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Tem 2013

Offside

Günlerden iki temmuz… Sivas Katliamının yirminci yıl dönümü. Hayat yine keyif vermiyor. Zaten şu son bir ayda yaşananlar, yaşadıklarımız, yaralılarımız, ölülerimiz… Keyifsiz olmak için yeterince nedenim var. Bu kadar keyifsizliğin arasında dinlemek, izlemek, okumak ve yazmak keyif verebilir dedim ve önce izleyip sonra da yazmaya karar verdim. 

İranlı yönetmen Jafar Panahi’nin 2006 yapımı “Offside” isimli filmi stadyuma girilmesine izin verilmeyen ve askerler tarafından yakalanan bir grup genç kızın hikayesini anlatıyor. Film, arkadaşlarıyla maça gittiği haberini aldığı kızını arayan bir babanın taraftar dolu bir minibüse binmesiyle başlıyor. Filmde, sırtında Ronaldo yazan Brezilya ve Inter formaları ilk başlarda dikkat çeken unsurlar oluyor. Kadınlara uygulanan ayrımcılık filmi baştan sona şekillendiriyor. Yaklaşık olarak 2.500 dolarlık bir bütçeye sahip olan film boyunca müzik kullanılmıyor. Sadece son sahnede fonda bir müzik çalıyor ve yazılar akmaya başlıyor.

Film, 2006 Dünya Kupası’na katılmak isteyen İran’ın 90,000 kişilik Azadi Stadyumu’nda Bahreyn’i ağırladığı ve Almanya’ya gitmeyi garantilediği maçı anlatıyor. Kadınların statlara özgürce girmek istemesi, tuttukları takımlara statlardan da destek vermek istemeleri, futbola olan sevgilerini de film konu ediniyor. Ayrıca, kadınları gözaltına alan erkek askerlerin kadınlara olan bakış açısı, onları ikinci sınıf insan olarak görmeleri, stadyumun kadınlara göre bir yer olmadığı iddiasında olmaları da filmde konu edilen diğer unsurlar.

Çok kısıtlı imkanlarla çekilen film birçok uluslararası festivalde yayınlandı ve Uluslararası Berlin Film Festivali’nde En Soap filmiyle birlikte jüri tarafından “Gümüş Ayı” ödülünü alırken, Uluslararası Gijon Film Festivali’nde iki ödül ve Uluslararası Ljubljana Film Festivali’nde de bir ödül aldı.

Seçilen ve işlenen konu filmi diğer futbol filmlerinden ayrı bir noktaya taşıyor. Ayrıca filmin bütçesi de göz önüne alındığında filmi izlemeden önce beklentileri küçük tutmakta yarar var.

30 Kas 2012

2012 Batı Asya Futbol Federasyonu Şampiyonası

8-20 Aralık tarihleri arasında yedincisi düzenlenecek olan Batı Asya Federasyon Şampiyonası için geri sayım başladı. Avrupa ve Dünya kamuoyunun ilgisinden bir hayli uzakta olan turnuva Kuveyt'in başkenti "Kuveyt Şehri"nde düzenlenecek.

2001 yılında kurulan Batı Asya Futbol Federasyonu(WAFF) on üç adet üyeye sahip. Filistin, Irak, İran, Lübnan, Suriye ve Ürdün  federasyonun kurucu üyeleri. 2009 yılında Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Yemen; 2010 yılında da Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Umman federasyona katılarak üye sayısını on üçe yükselttiler.

Batı Asya Federasyon Şampiyonası ise WAFF kurulmadan bir sene önce(2000) ilk defa düzenlendi. Bu turnuvaya Kazakistan ve Kırgızistan konuk olarak katıldılar. Turnuvayı 2000'de İran, 2002'de Irak, 2004, 2007 ve 2008'de İran ve son olarak 2010'da Kuveyt kazandı.

WAFF'ın başkanlığını kurulduğu tarihten bu yana Prens Ali bin al Hussein(Filistin) yapıyor.

2012 Batı Asya Federasyon Şampiyonası üç gruptan oluşuyor. Gruptan birinci çıkanlar ve en iyi ikinci yarı final oynuyor. Sonrası malum... Bu sene turnuva üç farklı stadyumda yapılacak. Stadyumlardan ikisi Kuveyt Şehri'nde, diğeri ise Kaifan'da.

A Grubu
Lübnan, Umman, Kuveyt ve Filistin'in yer aldığı grupta mutlak bir favori yok. Ancak son şampiyon ve ev sahibi Kuveyt rakiplerinden bir adım öne çıkıyor. Kuveyt'in başında Sırbistanlı teknik adam Goran Tufegdzic, Umman'ın başında PSG ve Lyon efsanesi Paul Le Guen, Lübnan'ın başında Almanyalı teknik adam Theo Bücker ve Filistin'in başında Filistinli teknik adam Jamal Mahmud bulunuyor.

B Grubu
İran, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Yemen'in yer aldığı gurubun mutlak favorisi dört adet şampiyonluğu bulunan İran. İran'ın teknik direktörü Real Madrid, Manchester United(Asistan), Portekiz, Sporting Lizbon gibi takımları çalıştıran Carlos Queiroz. İran'ın kadrosunda yurt dışında oynayan oyuncu sayısı sadece iki. Suudi Arabistan'ın teknik direktörü ise Türkiyeli futbol severlere yabancı olmayan bir isim: Frank Rijkaard.  Bahreyn'in başında ise Arjantinli eski milli futbolcu Gabriel Calderon bulunuyor. Yemen'i ise Belçikalı Tom Saintfiet çalıştırıyor.

C Grubu
Irak, Ürdün ve Suriye'nin yer aldığı C Grubunda öne çıkan takım 2002 şampiyonu Irak. Irak'ın rakiplerinden Ürdün'ü bir Iraklı teknik adam Adnan Hamad çalıştırıyor. Suriye'nin teknik direktörlüğünü ise Suriyeli Hussam Al Sayed yapıyor.

Turnuva 8 Aralık 2012 tarihinde ev sahibi Kuveyt ve Filistin arasında oynanacak maçla başlayacak ve final maçı 20 Aralık 2012 tarihinde 68.000 seyirci kapasiteli Jabar Al-Ahmed Stadyumu'nda oynanacak.

31 Oca 2012

Futbol Savaşları: ABD İran'a karşı


1 Şubat 1979 tarihinde İran halkı yeni bir dünyaya uyanmıştı…
Ruhullah Humeyni Ağustos 1964’te Şah Rıza Pehlevi tarafından sürgün edilip, Türkiye’ye ayak basmıştı. 15 ay kadar Türkiye’de kaldıktan sonra Irak’a giden Humeyni 1979 yılında Paris’teydi. Batı yanlısı politikalar izleyen Şah Rıza Pehlevi İran İslam Devrimi’yle düşerken; Ayetullah Humeyni 1 Şubat 1979’da Fransa’dan İran’a dönüyordu. Tahran Havaalanı’nda Humeyni’yi üç milyon İranlı karşılıyordu. Bu tarihi izleyen süreçte İran İslam Cumhuriyeti kuruldu. İran İslam Devrimi uluslararası aktörlerden en çok Amerika Birleşik Devletleri’ni endişelendirmişti. Artık İran ülkesi Orta Doğu coğrafyasında ABD’nin piyonu değildi. ABD’nin Orta Doğu’da Sovyetler Birliği’ni ve komünizmi çevrelemeyi amaçladığı politikaları sekteye uğramıştı. Bundan sonra İran üzerinden “komünizm” çevrelenemeyecekti. Politik sebepleri bir kenara bırakırsak; Orta Doğu’da yıllardır süregelen savaşların ekonomik sebeplerinin temelinde yatan petrol savaşları ABD ve İran ilişkilerinin hala gergin bir şekilde sürmesinin de nedenlerindendir.

1998 Fransa Dünya Kupası FIFA’nın yaptığı değişikliklerle öncekilerden farklı bir Dünya Kupası organizasyonu olacaktı. Turnuvaya katılacak ülke sayısı 24’ten 32’ye çıkarılmıştı; Avrupa’nın turnuvadaki katılım oranı düşürülmüştü. Avrupa haricindeki kıtalardan turnuvaya katılım oranı da doğal olarak artmıştı. Bu değişikliğin haricinde uzatmaya gidecek maçlarda, uzatma bölümünde ilk golü atan takımın kazandığı “Altın Gol” uygulaması 1998 Fransa Dünya Kupası ile başlayacaktı. Marsilya’da turnuvanın gerçekleşeceği stadlardan biri olan Stade Vélodrome’da bir ilk gerçekleşiyordu; Dünya Kupası kuraları ilk defa bir stadyumda çekiliyordu. Kuralara 2. Torbadan katılan ABD ve 4. Torbadan katılan İran F Grubunda buluşuyordu. Fikstür hazırdı: ABD ve İran yılın en uzun gününde, 21 Haziran 1998 tarihinde Lyon’daki Stade de Gerland’da karşılaşacaklardı. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Soğuk Savaş’ın galibi kabul edilen ABD’nin Orta Doğu’yla olan soğuk savaşı bu maçla devam edecekti.
Haftalarca tartışılan ABD-İran eşleşmesi öncesi ortam sanıldığı kadar gergin değildi. Hatta doksan dakika da gergin geçmeyecekti. Ancak şu bir gerçekti ki tarihte nadir rastlanan bu eşleşme için milyonlarca insan nefesini tutmuş, tarafını seçmiş bir vaziyette bu maçı bekliyordu. Futbolla ilgisi olan veya olmayan birçok ABD karşıtı bu maçta İran’ı destekliyordu. İki taraf birbirlerine başarı diliyor, İsviçreli hakem Urs Meier 39100 seyircinin önünde ilk düdüğü çalıyor ve maç başlıyordu.
Maçın 41. Dakikasında Hamid Estili, Javad Zarincheh’in sağ kanattan gelen ortasına çok iyi yükseliyor ve ABD kalecisi Kasey Keller’ın uzanamayacağı köşeye topu yolluyordu. İran yarı sahasından rakip yarı alana doğru atılan ara pasıyla buluşan isim Mehdi Mahdavikia idi… 83. Dakikada aldığı topla hareketlenen Mahdavikia kaleci Keller’ı avlıyor ve İran farkı ikiye çıkarıyordu. Bu golden dört dakika sonra Brian McBride’ın İran ağlarına yolladığı top ABD için teselli golünden öteye geçemiyordu. Urs Meier son düdüğü çaldığı anda İran yedek kulübesi başta olmak üzere İran’ı destekleyen herkeste büyük bir sevinç hakimdi. Turnuvanın en anlamlı galibiyetini İran alıyordu. Mehdi Mahdavikia İran adına ABD’ye karşı kaydettiği golün karşılığı olarak dini lider Ayetullah Hamaney tarafından ödüllendirilip askerlikten muaf oluyordu.
Tarihsel süreç göz önüne alındığında bu zafer özellikle İran halkı için derin anlamlar taşıyordu. Oyun olarak çok kaliteli olmayan ABD-İran maçı futbol tarihindeki eşsiz maçlar arasında yerini çoktan alıyordu.