Adana Demirspor'un geldiği son noktaya baktığımızda geçen yazımda sorduğum sihirli değnek mi sorusuun cevabını yavaş yavaş almaya başladık. Aslında Karşıyaka maçı sonrası teknik direktör Mustafa Uğur 2 haftada sağladığı başarıyı sihirli değnekle sağlamadığını anlatmaya çalışmıştı; fakat 4 haftada alınan 12 puan sonrası bu konu hakkında yorum yapmak daha sağlıklı olacaktı. Geçen hafta Ptt 1.Lig'in en fazla bütçeye sahip takımlarından Manisaspor'u evinde deviren Adana Demirspor geçtiğimiz gün de ligin yukarıyı zorlayan ekiplerinden
Şanlıurfaspor'u tarafsız sahada seyircisiz oynanan maçta 3-2 mağlup etti. Haftaya kendi sahasında ligin çok mücadele eden fakat gücü bu kadarına yeten öksüz takımı Ankaragücü'nü ağırlayacak Adana Demirspor büyük bir sürpriz olmazsa 5'te 5 yapmaya çok yakın bana göre. Aynı zamanda gelecek hafta ligin zirvesinde Ç. Rizespor-Kayseri Erciyesspor karşılaşması var. Demirspor haftaya puanını 17'ye çıkarmayı başarırsa, 11.hafta deplasmanda oynayacağı Bucaspor maçı ligin ilk yarısının en kritik dönemeci olacaktır. Süper lig tecrübesi olan ve bu sene de Ptt 1. lig'de iddialı durumda bulunan Bucaspor'dan 1 puan da olsa alınması Adana Demirspor'un play-off grubuna girmekte ne kadar iddialı olduğunu kanıtlar bana göre. Bu durumda en kritik etkenlerin başında kadro iskeletinin sakatlık veya ceza gibi faktörler nedeniyle bozulmaması geliyor. Kayseri Erciyesspor'un golcüsü Emrah Bozkurt'la birlikte 5 golü buluna Gökhan Kaba, Junior, Erçağ, Hüseyin Cimşir ve takımın ataklarına yön veren ve Ş.Urfaspor galibiyetinin de mimarlarından Erman Özgür istikrarlı performanslarına devam ederse Adana Demirspor taraftarının yüzü gülmeye devam edecek gibi duruyor, umarım da öyle olur.
Bucaspor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bucaspor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
28 Eki 2012
' Adana Demir Zirveyi Kemir '
Etiketler:
Adana Demirspor,
Ankaragücü,
Bucaspor,
Ç.Rizespor,
Erçağ Evirgen,
Erman Özgür,
Gökhan Kaba,
Jose Carlos Junior,
Karşıyaka,
Kayseri Erciyesspor,
Manisaspor,
Şanlıurfaspor,
Ülken İlhan
16 Eki 2012
Arkası Gelmeyen Dertlerin Takımı: Ankaragücü
Şimdi bu yazıya fotoğraf koymadım ben, üşenen okumasın rica ediyorum. Ankaragücü yazılarımızın altına ezilmişliği, sindirilmişliği resmeden şeyler koymaktan bıktık, bilen biliyor bilmeyen de yormasın kendini.
Sol Kapalı'daydım Buca maçında. Maçın sonunda ölüm sessizliğinde bir abi öyle bir girdi ki 'Arkası gelmez dertlerimin' diye...Dertli taraftar şarkısıdır bu, 'ulan ilk defa mı duydun' diyebilirsiniz; fakat hiçbir zaman o anki kadar anlamlı değildi. Yanda 'şeref' tribünü, önümüzde polisler, akıllarda o pozisyon ve hayallerde Deniz Çoban..
Geçen seneki 'Diren Ankaragücü' muhabbetini hatırlıyoruz, bu pankartın asıldığı bu tezahüratın yapıldığı her deplasmandan boynu bükük ayrıldı Ankaragücü. O duygu yoğunluğu, o öfke, o birikmişlik.. 'Derdi çeken bilir' tabii ki; e o zaman bir Trabzonsporlu olarak beni bu kadar yaralayan şey ne? Benim Ankara'daki beş yılım ve daha beşer yıllarımdır Ankaragücü. Şu an Galatasaray'da oynayan Burak Yılmaz'ın geçen seneki maçta Alanzinho'nun ara pası ile kaleciyle karşı karşıya kaldığı ve golü attığı üç saniyelik pozisyon benim için bir asır gibi geçti. Topu ayağına aldı 'oğlum bak atma' dedim, 'sikerim gol krallığını cimbom bile üç attı dördüncü olmaz' dedim. Dinlemedi attı, yerin dibine girdim utancımdan.
Bu seneyi konuşmaya gerek yok zaten. Her hafta ayrı bir fiyasko, haklı isyanlar ve sonrasında gelen biber gazıyla cop. Ne yapsınlar artık, kime gitsinler, kimden aman dilesinler? Sahadaki o tertemiz çocuklardan başka neyi var kimi var Ankaragücü'nün? Ben halısahada rakip takımdan birine kızıp topu fırlatabiliyorsam benden üç beş yaş küçük adam türlü zorluğun içinde bir kendinibilmezin bir çuval inciri berbat etmesine nasıl duyarsız kalabilir? Profesyonellik hacizlerin açlıkların belirsizliklerin içinde bir adamın kaderini belirlemesine 'eyvallah' demekse Ankaragüçlüler profesyonel değildir kardeşim, olmasın da!
'Hükümet düşer, enflasyon düşer' Ankaragücü düşmez dedik; düşmez kalkmaz bir Allah be dostlar! Siz her şeye rağmen ne olursa olsun dik durun! Tarih bu direnişi yazacaktır, bir gün Ankaragücü denen varlık ölecekse 'ayakta' ölecektir. Benim Ankaragüçlü arkadaşım Sinan geçen sene en sıkıntılı dönemlerde bana şöyle demişti:'Mutluyum be Salih, Gökçek döneminden bin kat daha mutluyum. Bu takım benim sonuçta, öyle veya böyle benim.'
BaşkenTrabzon.
Sol Kapalı'daydım Buca maçında. Maçın sonunda ölüm sessizliğinde bir abi öyle bir girdi ki 'Arkası gelmez dertlerimin' diye...Dertli taraftar şarkısıdır bu, 'ulan ilk defa mı duydun' diyebilirsiniz; fakat hiçbir zaman o anki kadar anlamlı değildi. Yanda 'şeref' tribünü, önümüzde polisler, akıllarda o pozisyon ve hayallerde Deniz Çoban..
Geçen seneki 'Diren Ankaragücü' muhabbetini hatırlıyoruz, bu pankartın asıldığı bu tezahüratın yapıldığı her deplasmandan boynu bükük ayrıldı Ankaragücü. O duygu yoğunluğu, o öfke, o birikmişlik.. 'Derdi çeken bilir' tabii ki; e o zaman bir Trabzonsporlu olarak beni bu kadar yaralayan şey ne? Benim Ankara'daki beş yılım ve daha beşer yıllarımdır Ankaragücü. Şu an Galatasaray'da oynayan Burak Yılmaz'ın geçen seneki maçta Alanzinho'nun ara pası ile kaleciyle karşı karşıya kaldığı ve golü attığı üç saniyelik pozisyon benim için bir asır gibi geçti. Topu ayağına aldı 'oğlum bak atma' dedim, 'sikerim gol krallığını cimbom bile üç attı dördüncü olmaz' dedim. Dinlemedi attı, yerin dibine girdim utancımdan.
Bu seneyi konuşmaya gerek yok zaten. Her hafta ayrı bir fiyasko, haklı isyanlar ve sonrasında gelen biber gazıyla cop. Ne yapsınlar artık, kime gitsinler, kimden aman dilesinler? Sahadaki o tertemiz çocuklardan başka neyi var kimi var Ankaragücü'nün? Ben halısahada rakip takımdan birine kızıp topu fırlatabiliyorsam benden üç beş yaş küçük adam türlü zorluğun içinde bir kendinibilmezin bir çuval inciri berbat etmesine nasıl duyarsız kalabilir? Profesyonellik hacizlerin açlıkların belirsizliklerin içinde bir adamın kaderini belirlemesine 'eyvallah' demekse Ankaragüçlüler profesyonel değildir kardeşim, olmasın da!
'Hükümet düşer, enflasyon düşer' Ankaragücü düşmez dedik; düşmez kalkmaz bir Allah be dostlar! Siz her şeye rağmen ne olursa olsun dik durun! Tarih bu direnişi yazacaktır, bir gün Ankaragücü denen varlık ölecekse 'ayakta' ölecektir. Benim Ankaragüçlü arkadaşım Sinan geçen sene en sıkıntılı dönemlerde bana şöyle demişti:'Mutluyum be Salih, Gökçek döneminden bin kat daha mutluyum. Bu takım benim sonuçta, öyle veya böyle benim.'
BaşkenTrabzon.
28 Eyl 2012
Ediz Bahtiyaroğlu Yalnızlığı
Geçtiğimiz günlerde kalp
krizi sonucu hayatını kaybeden Ediz Bahtiyaroğlu’yla ilgili ortaya çıkan iki
gerçek futbol kamuoyunun gündemine oturdu. TFF tarafından Ankara Sigorta’ya
yaptırılan poliçe gereği Ediz Bahtiyaroğlu maçta ya da antremanda değil de
kendi evinde kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği için sigorta kapsamına
alınmayacak, ailesine ölümle ilgili herhangi bir ödeme yapılmayacaktı. İkinci
olarak Ediz Bahtiyaroğlu’nun 518 Bin’i Ankaragücü’nden 80 Bin’i Bucaspor’dan
olmak üzere 598 Bin Lira alacağının olduğu belirlendi. Futbolcuların rutin
olarak geçtiği sağlık kontrollerine rağmen Ediz’in hazin bir şekilde kalp krizi
sonucu hayatını kaybetmesi ve görünürde lüks içinde yaşayan futbolcuların ‘riskli
meslek grubu’ mensubu olarak Yaşam Sigortası’na değil de ancak Kaza Sigortası’na
sahip olması, bunların üzerine milyonların savrulduğu futbol piyasasında bir
gencin öbür dünyaya ciddi bir meblağ ile alacaklı gitmesi bizlere kısa süre
önce hayatını kaybeden Metin Kurt’un hep yapmak isteyip de destek bulamadığı
şeyleri hatırlattı.
25 Oca 2012
Konya'dan İzmir'e Küme Düşme Hattı
Şike, teşvik primi, Türkiye Futbol Federasyonu, Kulüpler Birliği Vakfı, UEFA, 58. Madde, küme düşme, puan silme, İstinye, marka değeri, yayıncı kuruluş, yayın geliri… 3 Temmuz’dan beri ülke futbolundaki süregelen karmaşa, cümle içerisinde sadece bu kelime öbekleri kullanılarak tartışılıyor. Hukuki boyut, masumiyet karinesi ve iddianame de bunlara eklenebilir. Bunları burada ana akım medyada tartışılageldiği biçimde ele almak ilkin, kendimizi konumladığımız yere aykırı olur; ikincil olarak, mevcut tartışmalara fayda getirmez.
Sürecin zarar verdiği pek çok kurum, şahıs ve yapı var. Benim naçizane değinmek istediklerim sürecin pek konuşulmayan tarafları: Bucaspor, Kasımpaşa ve Konyaspor.
Bucaspor, geçen sene ilk defa yükseldiği Süper Lig’den hazin bir hikâyeyle Birinci Lig’e düştü. Oysa ilk çıktıklarında İzmir’in büyüklerinden uzakta kalmış mütevazı görünüşleriyle birçok sempatizan toplamışlardı. Sonraları Bülent Uygun hamlesiyle bu sempati azalsa da, onun kaçışıyla düştükleri mağduriyet tekrar eski ‘yazık’lıklarına dönmelerine vesile oldu. Geçen seneki transferleri de bu topraklarda olağan karşılanan bir şekilde plansız maliyetle yapılmıştı. Küme düşmelerinin ardından düşen gelirlerinin yarattığı dengesizliğin yol açtığı borçlanmaları dolayısıyla hâlihazırda transfer yasakları var ve ellerindeki oyuncuları kaybetmeye devam ediyorlar. Şu anda Birinci Lig’de sekizinci sıradalar.
Kasımpaşa, yer tuttuğu siyasi yapı dolayısıyla bu süreçlerin mali sorunlarından pek etkilenmeyen bir kulüp. O sebeple bu gruptan bir parça ayrı tutmak gerekir. Hâlihazırda Birinci Lig’de ikinci ve muhtemelen sezon sonunda en üst kümeye olağan yollardan çıkacaktır.
Ve geçen senenin küme mağluplarından en garip durumda olanı: Konyaspor. Kulüp, 2008 yılında küme düşmesinin ardından sözleşmesini tek taraflı feshettiği Milos Mihajlov’a olan 450.000 Euro borcu sebebiyle geçen sezon sonunda iki seneliğine transfer yasağı aldı. Harap haldeki mali yapılarına küme düşmeleri de eklenince bu parayı ödeyip yasağı kaldırma fırsatları olamadı. Sezon başından beri yarım yamalak maaş alarak oynayan geçen sezon artığı birkaç emektar ve kendini gösterme gayretinde genç takım oyuncularıyla Birinci Lig’de bir direniş halindeler. Şu anda Birinci Lig’de yedinci sıradalar.
Bucaspor ve Konyaspor muhtemelen zaruretten Birinci Lig’in en genç kadroya sahip iki kulübü. (Bucaspor’un 21.6, Konyaspor’un 23.7 yaş ortalaması var.) Buna rağmen ligin orta sıralarında, fena bir halde değiller. Mevcut durumları bir başka yazıda güzellenecektir; ancak burada asıl değinmek istediğim nokta, bu kulüplerin süreç dolayısıyla mağduriyetleri: Maliyet ve nam mağduriyetleri, asıl önemlisi taraftarın mağduriyeti.
Son dönemde yoğunlaşan 58. Madde tartışmalarında, kritik TFF-Kulüpler Birliği görüşmelerinde; şaibeli olduğuna karar verilebilecek bir ligden düşen hiçbir kulübün adı geçmiyor. TFF Disiplin Talimatı 58. Madde’nin mevcut yapısıyla verilecek bir küme düşme kararında; muhtemelen Bucaspor, Kasımpaşa ve Konyaspor’un Süper Lig’de oynama hakları iade edilecektir. Ama bu kulüpler alt kümeye düşmüş oldukları için Kulüpler Birliği üyeliklerini kaybettiler, dolayısıyla söz konusu görüşmelere müdahil olamıyorlar. Şike halinde taraflar küme mi düşürülsün yoksa tarafların puanları mı silinsin tartışmalarında sanık durumundaki kulüplerin dahi söz söyleme hakları varken, olası mağdurlar ses çıkaracak mecralardan yoksunlar. Böyle bir durumdayken, davayla muhtemel ilgili tarafların ya hepsinin Federasyon’un yürüttüğü fikir alma sürecinden ihracı ya da hepsinin bu sürece ithali gerekir.
Eğer beklenen karar çıkar da Bucaspor, Kasımpaşa ve Konyaspor haksız yere küme düşmüş duruma gelirlerse, bu kulüplerin -yukarıda genişçe bahsedilen- küme düşmeden dolayı yaşadıkları mali zararları tazmin, zarar gören itibarları iade edilebilecek mi?
Ne şekilde olursa olsun, sonuçta bu süreç hukuken rayına oturtulacaktır. Lakin işin bir de en acı tarafı olan taraftar mağduriyeti kısmı var. Beklenen karar çıkması halinde; güzellemesi bol olan sanayileşen futbolumuz yayın geliri diye sızlanırken, Beyoğlu Balık Pazarında dükkânının duvarına senelik astığı Konyaspor kadrosu posterlerine utancından bir yenisini ekleyemeyen ve ahaliye madara olan bir esnafın değer verdiği itibarı iade ve tazmin edilebilecek mi?
Neticede, benim naçizane görüşüm: bu süreçlerde futbola dair hukuken verilecek her karar ‘vicdanen’ yok hükmündedir.
Not: Yazıyı yayınladıktan kısa bir süre sonra çıkan haberi de ekleyelim: Konyaspor'dan TFF'ye İhtar
Etiketler:
58. Madde,
Bucaspor,
Hüseyin Ali Sözen,
Kasımpaşa,
Konyaspor,
Kulüpler Birliği,
Süper Lig,
TFF
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)