A Grubu
Dinamo Kiev-Porto(0-0) maçı misafir takımı bir üst tura taşırken Jackson Martinez-Koval düellosuna da ev sahipliği yaptı.
Paris Saint Germain-Dinamo Zagreb(4-0) maçında verdiği dört gol pasıyla Ibra-Kadabra Benficalı Carlos Martins'in rekoruna ortak oldu. Zagreb temsilcisi ise bırakın puan almayı gol atabilecek gibi durmuyor.
B Grubu
Olympiakos-Montpellier(3-1) maçındaki tribün atmosferi bu haftanın en başarılı performanslarından birisiydi. Aynı şekilde deplasmana gelen Montpellier taraftarları da bambaşkaydı. Pire halkının birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu şu günlerde gelen galibiyet ise Yunanlar için bir hayli keyif vericiydi.
Schalke-Arsenal(2-2) maçıyla birlikte Arsene Wenger kış sezonunu klasikleşen bir şekilde iki metre uzunluğundaki montuyla açtı. Schalke cephesindeyse Klaas-Jan Huntelaar kaşla göz arasında golünü atmayı başardı. Sonuçta adamın ismi afili.
C Grubu
Milan-Malaga(1-1) maçında Alexandro Pato havada asılı kaldı; Malaga gruptan çıkmayı garantiledi.
Anderlecht-Zenit(1-0) maçında Belçika temsilcisi sonunda gol atmayı başardı ve üç puanla tanıştı. Rus ekibindeyse Hulk'un eksikliği hücum gücünü ortadan kaldırdı.
D Grubu
Manchester City-Ajax(2-2) maçında Mancini ve ekibi niyetlerini iyiden iyiye belli ettiler; yoksa 17 dakikada kendi evlerinde 0-2 geriye düşmelerinin başka bir açıklaması olamaz: "EPL yeter de atar bize!" Ayrıca De Jong büyük oynuyor!
Real Madrid-Borussia Dortmund(2-2) maçıyla birlikte sarı-siyahlılar 96-97 sezonuna bir adım daha yaklaştı.
E Grubu
Chelsea-Shakhtar Donetsk(3-2) maçı Oscar'ın muhteşem golü, Pyatov'un ikramları, Willian'ın tek dokunuşları ve Moses'in kafasından ibaret değildi ama bundan çok daha fazlası da değildi.
Juventus-Nordsjaelland(4-0) maçında Marchisio bir maestro gibiydi desek yanlış olmaz. Pirlo Ç. sakalları hala kesmemiş.
F Grubu
Bayern Münih-Lille(6-1) maçı Claudio Pizarro'ya asist yapma mücadelesi şeklinde geçildi. Lille ise hala puansız.
Valencia-BATE Borisov(4-2) maçıyla birlikte Belarus temsilcisinin gruptan çıkma iddiası halen sürüyor. Fakat ikili averaj diye de bir şey var!
G Grubu
Benfica-Spartak Moskova(2-0) maçı bir kez daha gösterdi ki Emenike yoksa gol de yok! Cardozo ise İber Yarımadası'ndan taşınma planlarını yapmaya başladı. İstikamet: Ada!
Celtic-Barcelona(2-1) maçı sonrası yeşil-beyazlılar: "Bizim işimiz pasla değil, golle; bunu ilk maçta da dile getirdik anlamadınız. Alın topunuz sizin olsun!"
H Grubu
Braga-Manchester United(1-3) maçı sonrası United liderliği garantiledi; son iki maç rölantide. Estadio Municipal de Braga'ya sonunda iskele de kurulmuş.
Cluj-Galatasaray(1-3) maçı Hamit Altıntop'un sonu gelmeyen asist girişimlerine sahne oldu. Ayrıca bir kez daha görüldü ki Cluj Karabükspor'dan hallice.
Şampiyonlar Ligi'nde İlk Haftanın Notları
Şampiyonlar Ligi'nde İkinci Haftanın Notları
Şampiyonlar Ligi'nde Üçüncü Haftanın Notları
Klaas Jan Huntelaar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Klaas Jan Huntelaar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
9 Kas 2012
Şampiyonlar Ligi'nde Dördüncü Haftanın Notları
Etiketler:
Alexandro Pato,
Arsene Wenger,
Borussia Dortmund,
Claudio Marchisio,
Claudio Pizarro,
Hamit Altıntop,
Klaas Jan Huntelaar,
Oscar Cardozo,
Siem de Jong,
Sinan Baran,
UEFA Şampiyonlar Ligi,
Zlatan İbrahimovic
20 Eyl 2012
Şampiyonlar Ligi'nde İlk Haftanın Notları
A Grubu
Dinamo Zagreb-Porto(0-2) maçında tribünler boş kaldı. Şampiyonlar Ligi'nde alışık olmadığımız bir görüntüydü.
Paris Saint Germain-Dinamo Kiev(4-1) maçında parayle saadet geldi. Disiplin paraya boyun eğdi.
B Grubu
Montpellier-Arsenal(1-2) maçında Belhanda'nın Panenka Penaltısı girişimi az daha İtalyan eldiven Vito Mannone'nin kucağında kalıyordu. Montpellier taraftarı mağlubiyete rağmen yaşadıkları Şampiyonlar Ligi tecrübesinin keyfini çıkardı. Zaten futbol da böyle bir şey olmalı.
Olympiakos-Schalke(1-2) maçında goller vardı. Bir de Klaas-Jan Huntelaar(böyle uzun uzun yazınca daha afili oluyor)'ın direkten dönen penaltısı.
C Grubu
Milan-Anderlecht(0-0) maçında Silvio Proto Milan ataklarını cesurca savuşturdu. Milano'da büyüyen kriz tribünlerin boşalmasına yol açtı. Boşalan tribünlerden yükselen tepkiler de giderek artıyor. Berlusconi-Allegri-Galliani üçlemesi sıkıntıda...
Malaga-Zenit(3-0) maçında Luciano Spalletti'nin bıyıkları maça bir süre gölge düşürse de genç yetenek Isco'nun golleri futbol severleri kendine getirdi.
D Grubu
Real Madrid-Manchester City(3-2) İspanyol basının deyimiyle "dünyanın en pahalı maçı" oldu. Joe Hart'ın büyük hatası Cristiano Ronaldo'yu yine bir şekilde maçın kahramanı yaptı.
Borussia Dortmund-Ajax(1-0) maçında Dortmund kalecisi Weidenfeller'in uzun süreli orta saha seyahati Ajax hanesine gol olarak dönmedi. Hummels'in ağır aksak penaltısının telafisi Lewandowski'ye düştü.
E Grubu
Chelsea-Juventus(2-2) maçında genç yıldız adayı Oscar Chelsea formasıyla Londra'da gollerle tanıştı. Hazard yine asist yaptı. Buffon ve Pirlo hala yaşlanmamış. Pirlo'nun birazcık sakalları uzamış o kadar.
Shakhtar Donetsk-Nordsjaelland(2-0) maçında sessiz harflerin üstünlüğü göze çarparken bahis dünyasının "Kuzey Yıldızı" Nordsjaelland Şampiyonlar Ligi'nde ben de varım dedi ama yetmedi.
F Grubu
Bayern Münih-Valencia(2-1) maçında Valencia 2001'in rövanşını almak istedi ancak olmadı. Artık gözler Mestella'ya çevrildi.
Lille-BATE Borisov(1-3) maçında Lille bir kez daha Şampiyonlar Ligi takımı olmadığını kanıtladı.
G Grubu
Barcelona-Spartak Moskova(3-2) maçında Lionel Messi ve Tello işbirliği Alves ve Valdes işbirliğini mağlup etti.
Celtic-Benfica(0-0) maçı bu hafta gol sesi çıkmayan tek maç oldu. Rangers'ın yokluğu Celtic'i bir hayli etkilemiş.
H Grubu
Manchester United-Galatasaray(1-0) maçında ortak kanı Wolfgang Stark'ın bir adet bilim kurgu efsanesi olduğu yönündeydi. Alman "Kicker" gazetesi haklıymış...
Braga-Cluj(0-2) maçında görüldüğü üzere Estadio Municipal de Braga hala "dört dağ içinde".
Dinamo Zagreb-Porto(0-2) maçında tribünler boş kaldı. Şampiyonlar Ligi'nde alışık olmadığımız bir görüntüydü.
Paris Saint Germain-Dinamo Kiev(4-1) maçında parayle saadet geldi. Disiplin paraya boyun eğdi.
B Grubu
Montpellier-Arsenal(1-2) maçında Belhanda'nın Panenka Penaltısı girişimi az daha İtalyan eldiven Vito Mannone'nin kucağında kalıyordu. Montpellier taraftarı mağlubiyete rağmen yaşadıkları Şampiyonlar Ligi tecrübesinin keyfini çıkardı. Zaten futbol da böyle bir şey olmalı.
Olympiakos-Schalke(1-2) maçında goller vardı. Bir de Klaas-Jan Huntelaar(böyle uzun uzun yazınca daha afili oluyor)'ın direkten dönen penaltısı.
C Grubu
Milan-Anderlecht(0-0) maçında Silvio Proto Milan ataklarını cesurca savuşturdu. Milano'da büyüyen kriz tribünlerin boşalmasına yol açtı. Boşalan tribünlerden yükselen tepkiler de giderek artıyor. Berlusconi-Allegri-Galliani üçlemesi sıkıntıda...
Malaga-Zenit(3-0) maçında Luciano Spalletti'nin bıyıkları maça bir süre gölge düşürse de genç yetenek Isco'nun golleri futbol severleri kendine getirdi.
D Grubu
Real Madrid-Manchester City(3-2) İspanyol basının deyimiyle "dünyanın en pahalı maçı" oldu. Joe Hart'ın büyük hatası Cristiano Ronaldo'yu yine bir şekilde maçın kahramanı yaptı.
Borussia Dortmund-Ajax(1-0) maçında Dortmund kalecisi Weidenfeller'in uzun süreli orta saha seyahati Ajax hanesine gol olarak dönmedi. Hummels'in ağır aksak penaltısının telafisi Lewandowski'ye düştü.
E Grubu
Chelsea-Juventus(2-2) maçında genç yıldız adayı Oscar Chelsea formasıyla Londra'da gollerle tanıştı. Hazard yine asist yaptı. Buffon ve Pirlo hala yaşlanmamış. Pirlo'nun birazcık sakalları uzamış o kadar.
Shakhtar Donetsk-Nordsjaelland(2-0) maçında sessiz harflerin üstünlüğü göze çarparken bahis dünyasının "Kuzey Yıldızı" Nordsjaelland Şampiyonlar Ligi'nde ben de varım dedi ama yetmedi.
F Grubu
Bayern Münih-Valencia(2-1) maçında Valencia 2001'in rövanşını almak istedi ancak olmadı. Artık gözler Mestella'ya çevrildi.
Lille-BATE Borisov(1-3) maçında Lille bir kez daha Şampiyonlar Ligi takımı olmadığını kanıtladı.
G Grubu
Barcelona-Spartak Moskova(3-2) maçında Lionel Messi ve Tello işbirliği Alves ve Valdes işbirliğini mağlup etti.
Celtic-Benfica(0-0) maçı bu hafta gol sesi çıkmayan tek maç oldu. Rangers'ın yokluğu Celtic'i bir hayli etkilemiş.
H Grubu
Manchester United-Galatasaray(1-0) maçında ortak kanı Wolfgang Stark'ın bir adet bilim kurgu efsanesi olduğu yönündeydi. Alman "Kicker" gazetesi haklıymış...
Braga-Cluj(0-2) maçında görüldüğü üzere Estadio Municipal de Braga hala "dört dağ içinde".
Etiketler:
AC Milan,
Andrea Pirlo,
Joe Hart,
Klaas Jan Huntelaar,
Luciano Spalletti,
Nordsjaelland,
Panenka Penaltısı,
Roman Weidenfeller,
Sinan Baran,
UEFA Şampiyonlar Ligi,
Wolfgang Stark
14 Haz 2012
Naziler, Hollanda, Cruyff, Van Marwijk, Huntelaar, 1-2...
Kaybedilen Danimarka maçı sonrası Hollanda teknik direktörü ve oyuncular tarafından açıklamalar yapılmış ve "büyük şok" ifadeleri kullanılmıştır. Büyük Şok'un atlatılması da turnuva takımı panzerlerden puan veya puanlar alınmasına bağlıdır. Bunun kolay olmayacağı sadece Portakallar değil tüm dünya tarafından bilinen bir gerçektir. Zaten turnuvanın favorisi olan Almanya bu grubun da açık ara mutlak favorisidir bunu en başta kabullenmiştik ama Hollanda'nın da yabana atılmaması gerektiğini hep düşündüm. Dünkü maçın hikayesini anlatmadan önce bu maç öncesi konuşulanlara gitmek, olaya farklı yönden bakmak da gerekli diye düşünüyorum.

İki takım arasındaki rekabetin kökleri İkinci Dünya Savaşı'na, Nazilerin Hollanda'yı işgalinin yarattığı Almanya karşıtı hissiyatın yaygın olduğu döneme uzanır.
Hollanda'nın 1970'lerdeki kadrosundan Wim van Hanegem, 1974 Dünya Kupası finali öncesinde, Nazi işgaline atfen Almanlara yönelik nefretini açıkça ifade etmişti. Hollandalı orta saha yıldızı, babasını ve kardeşlerini kaybetmişti savaş sırasında.Hollanda'nın özgürlüğünü kazanmasından sonra tarafları ilk kez karşı karşıya getiren 1974 finalinde Hollanda Neeskens'in 4. dakikadaki penaltı golüyle öne geçmiş, ancak dönemin Batı Almanyası Breitner'in 25. dakikadaki penaltısı ve Müller'in 43. dakikadaki golüyle maçı kazanmıştı.
Ama sadece şampiyon olmakla kalmamış, Johan Cruyf liderliğindeki Total Futbol'un dünya şampiyonluğunu ellerinden almıştı.Cruyf'un 3 numaralı forması eşliğinde klasikleşen Total Futbol artık Almanya ile anılmaya başlanmıştı.
1988'deki Avrupa Şampiyonası'nda yarı finalde son dakikalarda gelen golle zaferi elde eden Hollanda daha sonra finalde Sovyetler Birliği'ni yenerek Almanya'nın evsahipliğinde düzenlenen turnuvada şampiyonluğu kazanmıştı.Ancak Hollanda'nın efsanevi teknik direktörü Rinus Michels'e göre, ''asıl final, yarı final maçında'' oynanmıştı.
1988 yarı final zaferinden sonra Hollanda nüfusunun yüzde 60'ı, dokuz milyon kişi sokaklara dökülerek galibiyeti kutlarken, Hollandalıların özgürlüklerini kazanmalarından o ana kadarki en büyük kutlamaya ''1940'ta onlar gelmişlerdi, 1988'de biz'' sloganları damgasını vurmuştu
1940 da Nazi'ler in işgali sonrası Almanya- Hollanda maçları hazırlık maçı da olsa sürekli aynı önemde olması bu yazılanlar ışığında tesadüf değildir.Bu söylemlerin gölgesinde başlayan maçta Hollanda iyi futboluna rağmen Van Persie'nin cömertliği ve Mario Gomez'in golleriyle 2- 0 geriye düştü, daha sonra Van Persie tribünleri heyecanlandırsa da sonuç değişmedi ve Hollanda maçı 2-1 kaybetti. Bert Van Marwijk'in neler düşündüğünü bilemem ama yedek klübende Klaas jan Huntelaar otururken orta alanda De Jong, Van Bommel gibi iki defansif orta saha ile oynamak, kazanmak zorunda olunan bir maç için iyi bir taktik zeka oluşuna asla katılamam. Nitekim oyunca girince de pozisyon anlamında Portakalları daha da ileriye taşıdı ama ne yazıkki Bert Van Marwijk i kurtaramadı.Ayrıca Marwijk'in kurtarılabilmesi şu grupta pek mümkün görülmüyor çnkü oynanan 2 maç ve alınan 0 puan Marjwik için sonun başlangıcı olabilir. Son olarak da turnuva gösteriyor ki yaş ortalaması çok yüksek olan Hollanda'nın artık yenilenme zamanı gelmiş hatta geçiyor bile...
ALMANYA-HOLLANDA REKABETİ (kısaca)
7 Temmuz 1974: Batı Almanya 2 - 1 Hollanda Portakallar favori olarak başladıkları maçta Neeskens'in penaltı golüyle öne geçtiklerinde top Almanların ayağına bile değmemişti. Ancak Breitner ve Gerd Müller'in golleri kupayı Almanlara kazandırdı.
18 Haziran 1978: Batı Almanya 2 - 2 Hollanda Bu grup maçı Hollanda'nın sonradan Rene van de Kerkhof'un golleriyle beraberliği kazanmasıyla sona erdi.
14 Haziran 1980: Batı Almanya 2 - 2 Hollanda Kalus Allfos üç golüyle Almanlar maçı kazanıp, aynı turnuvada Avrupa Şampiyonluğu'nu elde ettiler.
21 Haziran 1988: Batı Almanya 1 - 2 Hollanda Portakallar, Marco Van Basten'in son dakikada attığı golle yarı finali geçip, finalde de Sovyetler'i yine van Basten'in hafızalara kazınan volesiyle yenip Avrupa Şampiyonu oldular.
26 Haziran 1990: Batı Almanya 2 -1 Hollanda Hamburg'daki maçtan iki yıl sonra iki takım yeniden karşı karşıya geldi. Jurgen Klinsmann ve Andreas Brehme'nin 2 golüne karşılık Koeman takımının golünü atmıştı.
18 Haziran 1992: Almanya 1 - 3 Hollanda Frank Rijkaard, Witschge ve Bergkamp'ın gollerine Almanlar Klinsmann'ın golüyle yanıt vermişti.
15 Haziran 2004: Almanya 1-1 Holllanda Fringes'in golüyle öne geçen Almanlar 81. dakikada Van Nistelrooy'un golüne engel olamamıştı.

İki takım arasındaki rekabetin kökleri İkinci Dünya Savaşı'na, Nazilerin Hollanda'yı işgalinin yarattığı Almanya karşıtı hissiyatın yaygın olduğu döneme uzanır.
Hollanda'nın 1970'lerdeki kadrosundan Wim van Hanegem, 1974 Dünya Kupası finali öncesinde, Nazi işgaline atfen Almanlara yönelik nefretini açıkça ifade etmişti. Hollandalı orta saha yıldızı, babasını ve kardeşlerini kaybetmişti savaş sırasında.Hollanda'nın özgürlüğünü kazanmasından sonra tarafları ilk kez karşı karşıya getiren 1974 finalinde Hollanda Neeskens'in 4. dakikadaki penaltı golüyle öne geçmiş, ancak dönemin Batı Almanyası Breitner'in 25. dakikadaki penaltısı ve Müller'in 43. dakikadaki golüyle maçı kazanmıştı.
Ama sadece şampiyon olmakla kalmamış, Johan Cruyf liderliğindeki Total Futbol'un dünya şampiyonluğunu ellerinden almıştı.Cruyf'un 3 numaralı forması eşliğinde klasikleşen Total Futbol artık Almanya ile anılmaya başlanmıştı.
1988'deki Avrupa Şampiyonası'nda yarı finalde son dakikalarda gelen golle zaferi elde eden Hollanda daha sonra finalde Sovyetler Birliği'ni yenerek Almanya'nın evsahipliğinde düzenlenen turnuvada şampiyonluğu kazanmıştı.Ancak Hollanda'nın efsanevi teknik direktörü Rinus Michels'e göre, ''asıl final, yarı final maçında'' oynanmıştı.
1988 yarı final zaferinden sonra Hollanda nüfusunun yüzde 60'ı, dokuz milyon kişi sokaklara dökülerek galibiyeti kutlarken, Hollandalıların özgürlüklerini kazanmalarından o ana kadarki en büyük kutlamaya ''1940'ta onlar gelmişlerdi, 1988'de biz'' sloganları damgasını vurmuştu
1940 da Nazi'ler in işgali sonrası Almanya- Hollanda maçları hazırlık maçı da olsa sürekli aynı önemde olması bu yazılanlar ışığında tesadüf değildir.Bu söylemlerin gölgesinde başlayan maçta Hollanda iyi futboluna rağmen Van Persie'nin cömertliği ve Mario Gomez'in golleriyle 2- 0 geriye düştü, daha sonra Van Persie tribünleri heyecanlandırsa da sonuç değişmedi ve Hollanda maçı 2-1 kaybetti. Bert Van Marwijk'in neler düşündüğünü bilemem ama yedek klübende Klaas jan Huntelaar otururken orta alanda De Jong, Van Bommel gibi iki defansif orta saha ile oynamak, kazanmak zorunda olunan bir maç için iyi bir taktik zeka oluşuna asla katılamam. Nitekim oyunca girince de pozisyon anlamında Portakalları daha da ileriye taşıdı ama ne yazıkki Bert Van Marwijk i kurtaramadı.Ayrıca Marwijk'in kurtarılabilmesi şu grupta pek mümkün görülmüyor çnkü oynanan 2 maç ve alınan 0 puan Marjwik için sonun başlangıcı olabilir. Son olarak da turnuva gösteriyor ki yaş ortalaması çok yüksek olan Hollanda'nın artık yenilenme zamanı gelmiş hatta geçiyor bile...
7 Temmuz 1974: Batı Almanya 2 - 1 Hollanda Portakallar favori olarak başladıkları maçta Neeskens'in penaltı golüyle öne geçtiklerinde top Almanların ayağına bile değmemişti. Ancak Breitner ve Gerd Müller'in golleri kupayı Almanlara kazandırdı.
18 Haziran 1978: Batı Almanya 2 - 2 Hollanda Bu grup maçı Hollanda'nın sonradan Rene van de Kerkhof'un golleriyle beraberliği kazanmasıyla sona erdi.
14 Haziran 1980: Batı Almanya 2 - 2 Hollanda Kalus Allfos üç golüyle Almanlar maçı kazanıp, aynı turnuvada Avrupa Şampiyonluğu'nu elde ettiler.
21 Haziran 1988: Batı Almanya 1 - 2 Hollanda Portakallar, Marco Van Basten'in son dakikada attığı golle yarı finali geçip, finalde de Sovyetler'i yine van Basten'in hafızalara kazınan volesiyle yenip Avrupa Şampiyonu oldular.
26 Haziran 1990: Batı Almanya 2 -1 Hollanda Hamburg'daki maçtan iki yıl sonra iki takım yeniden karşı karşıya geldi. Jurgen Klinsmann ve Andreas Brehme'nin 2 golüne karşılık Koeman takımının golünü atmıştı.
18 Haziran 1992: Almanya 1 - 3 Hollanda Frank Rijkaard, Witschge ve Bergkamp'ın gollerine Almanlar Klinsmann'ın golüyle yanıt vermişti.
15 Haziran 2004: Almanya 1-1 Holllanda Fringes'in golüyle öne geçen Almanlar 81. dakikada Van Nistelrooy'un golüne engel olamamıştı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)