Afrika Futbolu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Afrika Futbolu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Haz 2014

Afrika için kupa yeni başlıyor

Gruplarda ilk maçlar tamamlandığında Fildişi Sahili haricinde oynadığı futbolla ümit veren tek bir Afrika takımı yoktu. Ancak, ikinci maçlar başladı ve Afrika takımları için gruptan çıkma ihtimalleri kuvvetlendi. A Grubunda Kamerun, Afrika'nın beş takımı arasında en kötü performans gösteren takım oldu ve Hırvatistan'tan dört gol yiyerek elendi. Maça damgasını Barcelona'da forma giyen Alex Song'un kendini bile isteye attırması damga vurdu. Kamerun'un kupa tarihindeki son kırmızı kartı gören isimiyse Alex'in amcası Rigobert Song'tu (94 ve 98 Dünya kupalarında birer kırmızı kartı var). Futbolcularının saç stilleri haricinde turnuvaya pek bir renk katamayan Kamerun hayal kırıklığı olarak eve dönüyor. Belki son maç Brezilya'ya bir sürpriz yapabilirler diyeceğim ama bu isteksizlikle turnuvayı gol atamadan tamamlayabilirler. Son olarak Kamerun'un yanlış hoca tercihine değinmekte de fayda var. Volker Finke gibi modası geçmiş bir teknik adamla başarıyı yakalamaya çalışmak hiç akıl karı değildi.  Kamerun emekliliği çoktan gelmiş Finke'yle başarısızlığa mahkum oldu. Fildişi Sahili'nin Sabri Lamouchi tercihi çok eleştirilse de (ben çok beğeniyorum oynattığı futbolu) Kamerun'un Finke tercihi yanında çok parlak bir seçim oldu.
C Grubunda mücadele veren Fildişi Sahili hakkında geçtiğimiz gün bir yazı yazmıştım, uzun uzadıya konuşmaya gerek yok. Kolombiya maçı öncesi Fildişi milli marşı okunurken Serey Die'nin gözyaşlarına şahit olmuştuk. Maç esnasında twitter'da çıkan bir söylenti hemen herkesi etkisine aldı ve Die'nin babasının maçtan iki saat önce öldüğü konuşuldu. Ancak, gerçek böyle değildi, Die'nin babası 2004 yılında hayatını kaybetmişti. Bu yaygaranın hemen üzerine dün Fildişi Sahili takımı gerçek bir ölüm haberiyle adeta yıkıldı. Kolo ve Yaya Toure'nin küçük kardeşleri İbrahim'in ölüm haberi Kolombiya maçının hemen ardından geldi. Uzun zamandır kanserle boğuşan İbrahim 28 yaşında tedavi gördüğü Manchester'da öldü. Fildişi Sahili futbol federasyonundan yapılan açıklamaya göre Kolo ve Yaya milli takım kampından ayrılmak istemiyorlar. Yunanistan'ı yenip gruptan çıkmak için Brezilya'da kaldılar. Bu karar tartışmaya fazlasıyla açık gibi dursa da Fildişi Sahili'nde yaşayan yirmi milyon insan ve kıtada yaşayan bir milyara yakın Afrikalının gözü bu maçta. Dünyaya seslerini duyurabilmek için futboldan başka pek bir şansları olmayan Afrika halkları için gruplardan çıkıp dikkat çekecek her Afrika takımı büyük önem taşıyor. Fildişi'nin gruptan çıkma ihtimali ise şu an için çok olası duruyor. Fildişi, Yunanistan'ı yendiği takdirde ya da Kolombiya Japonya'ya yenilmeyip Fildişi de Yunanistan'a yenilmediği takdirde son 16'ya kalan takım Fildişi oluyor. Turnuvanın gol üretmekte sıkıntı çeken takımlarından birisi olan Yunanistan'a karşı Fildişi'nin ne yapıp edip bu maçı kazanacağı kanaatindeyim.

F Grubunda Nijerya ikinci maçlar sonunda artık çok avantajlı bir konuma gelmeyi başardı. Ancak, İran Bosna'yı, Arjantin de Nijerya'yı yenerse gruptan yüksek ihtimalle İran çıkacak. Neden yüksek ihtimalle? Çünkü, iki maç da 1-0'lık skorlarla tamamlanırsa iki takımın her durumu aynı olacak ve son söz FIFA kuralları ya da kurası söyleyecek. Arjantin-Nijerya maçı Porto Alegre'de oynanacak ve Brezilya-Arjantin sınırına en yakın noktalardan birisi. Doğal olarak Arjantin bu maçı evinde gibi oynayacak. Nijerya'nın işi son maçta çok zor. Diğer taraftan şu ana kadar gol atamayan İran'ın Bosna'yı yenme ihtimali de pek olası gözükmüyor. Dzeko'nun verilmeyen golü dün gece fazlasıyla tartışıldı. Emenike'nin yaptığı asist de tartışıldı ancak pozisyon faul değildi. TRT'nin 2014 Dünya Kupası programlarında sıklıkla karşılaştığımız Bosna propagandası maçlara da sirayet etti ve taraflı yorumlar, anlatımlar artık kabak tadı verdi. Nijerya, belki hak etmeden Bosna'yı eledi ancak TRT'nin yaratmaya çalıştığı algı daha rahatsız edici oldu. Nijerya, 1998 Fransa Dünya Kupası'ndan sonra ilk kez gruplardan çıkma fırsatını yakaladı. Emenike ve Odemwingie ikilisi bu şansı değerlendirmeye çalışacaktır.

G Grubunda Gana ilk maçta büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Asamoah Gyan'ın kaçırdığı goller ve Boateng'in yedek oturması çok tartışıldı. ABD, hak ettiği bir galibiyet aldı ve gruplardan çıkma şansı yakaladı. Bu gece oynanacak olan Portekiz maçını kazanırlarsa gruptan çıkmayı garantileyecekler. Beraberlik ve Portekiz galibiyeti Gana'nın ümitlerini korumasına yardımcı olacak. Öbür türlü ABD'nin Almanya'yı yenmesini bekleyecekler ki bu pek yüksek bir ihtimal değil. Gana, Almanya karşısına kadroda birkaç değişiklikle başladı. Jordan Ayew'in yedek oturup Boateng'in ilk on bir başlaması ve Dauda'nın kaleyi Kwarasey'den devralması Gana'ya puanı getiren hamleler oldu. Muntari, André Ayew ve Gyan'ın hücumda çok etkili olması ve Boye'nin her topta ayak-kafa-bacak bir yerini uzatması savunmadaki aksaklıkları kapattı. Gerçi Almanya karşısına hangi takımı koyarsanız koyun illa ki savunması aksayacaktır. Gana son maçta Portekiz'i yenebileceğine dair sinyaller verdi. Tek sıkıntı Jordan Ayew gibi mental açıdan henüz olgunlaşmamış bir ismin ilk on bir başlaması olur. Dün gece bencilce harcadığı pozisyon yüzünden Gana maçta iki farklı öne geçme fırsatını kaçırdı. Son olarak, Gana'nın özellikle ikinci goldeki sevinci görülmeye değerdi. Ayrıca, bu golle Asamoah Gyan üç farklı turnuvada gol atan ilk Afrikalı futbolcu olmayı başardı.

Afrika takımlarının belki de en az dikkat çekeni sanırım oynadığı gruptan dolayı Cezayir oldu. H Grubunda mücadele veren Cezayir ilk maçta Belçika karşısında öne geçip 2-1 yenildi. Halilhodzic'in öğrencileri bu gece Güney Kore'yi yenip gruptan çıkma şansını sürdürmek isteyecek. Ancak, kadrolarında gol yükünü çekecek kaliteli hücumcu sayısı çok az. İslam Slimani ve Sofiane Feghouli ilk olarak kadroda göze çarpan isimler. Cezayir'in kadrosunda 30 yaş üstü sadece bir isim bulunuyor. Bir sonraki kupaya katılmaya hak kazanırlarsa bu genç kadro daha çok iş yapacaktır. Turnuvanın ikinci haftasında Afrika takımlarının en azından üç tanesi şansını son maça taşıdı. İlk haftaki umutsuz görüntünün ardından ikinci maçlardaki tablo fazlasıyla umut verici oldu. Fildişi Sahili, Kolombiya'ya yenilmesine rağmen başa baş bir mücadele verdi. Nijerya, tartışmalı bir kararla tur umudunu son maça taşıdı ancak futbol olarak iyi bir görüntü verdi. Gana, Almanya karşısında şanssızlığın ve Klose fırsatçılığının kurbanı olurken umutlarını Portekiz'e bağladı. 1986 Dünya Kupası'nda Fas gruptan çıkmayı başaran ilk Afrika ülkesi olmuştu. 1986-2010 arasında oynanan yedi turnuvada da en az bir Afrika takımı gruplardan çıkmayı başardı. Seriyi sekize çıkarabilecek aday sayısı şu an için hala dört. Kamerun, Senegal ve Gana'nın çeyrek final başarısına bu turnuvada ulaşmasını beklediğim favori takımım ise Fildişi Sahili. İbrahim Toure'nin ölümü takımı yasa boğsa da Yunanistan'ı geçip en azından ikinci turu göreceklerdir.

19 Haz 2014

Kara Kıta'nın Umudu: Fildişi Sahili

Fildişi Sahili, 2014 Brezilya Dünya Kupası'nın ilk haftasında Afrika'nın en çok göze çarpan takımı oldu. On yıl öncesine dönüp baktığımızda Eboue, Kolo Toure, Yaya Toure ve Drogba'nın yıldızının parlamasıyla bu günlerin geleceğine dair ilk sinyaller de belirmişti. İlk olarak, Arsene Wenger Fildişi Sahili'nden Toure'yi Arsenal'e 2002 yılında transfer etti ve Toure'nin 2003-2004 sezonundaki şampiyon kadroda kendine yer bulmasını sağladı. 2004 mayısında Drogba, Marsilya'yı UEFA Kupası'nda finale çıkarınca Rus oligark Roman Abramoviç'in dikkatini çekti ve 24 milyon €'luk bedelle Chelsea'ye transfer oldu. Emmanuel Eboue 2005 yılında Ada'nın yolunu tutan bir diğer Fildişili oyuncu oldu ve altın jenerasyon yavaş yavaş kendini göstermeye başladı.
Fildişi Sahili, Afrika elemelerini başarıyla geçerek Almanya'nın yolunu tuttu ve altın jenerasyon kendini dünyaya gösterme fırsatını yakaladı. Arjantin, Hollanda ve Sırbistan'la aynı gruba düşen Fildişi Sahili grubun son maçında Sırbistan'ı yenerek sadece üç puanla turnuvaya veda etti. 2010 Güney Afrika Dünya Kupası'nda kura şanssızlığı bir kez daha Fildişi Sahili'ni vurdu ve Fildişi Sahili, Brezilya, Portekiz ve Kuzey Kore'nin yer aldığı gruba düştü. Bu turnuvada da oynadıkları futbol büyük beğeni topladı. Ancak, bir kez daha gruptan çıkmayı başaramayan Fildişi Sahili umutları 2014'e bağladı.
Fildişi Sahili'nin altın jenerasyonunun diğer yıldız isimlerine baktığımızda hemen hepsi Avrupa'nın üst düzey liglerinde yıllarca forma giydiler ve takımlarının 2006 ve 2010 Dünya Kupaları maceralarında yer aldılar. Bu isimler yukarıdakilere ek olarak: Didier Zokora, Salomon Kalou, Arouna Dindane, Bakary Kone, Arouna Kone, Romaric, Boka vs... Bugünlerde yeni bir jenerasyonla eski altın jenerasyonun bir araya getirdiği karma jenerasyonu izliyoruz. Gervinho ve Tiote iki jenerasyon arasında da yer almayan oyuncular. Bony, Die, Aurier ve Djedje gibi yeni isimler de Avrupa'nın üst düzey liglerinde forma giyen isimler. 2014 Dünya Kupası'nda Fildişi Sahili şu an daha önce hiç olmadığı kadar gruptan çıkma şansına sahip. 2006 ve 2010'da grubun son maçlarına umutsuzca çıkan çıkan bir Fildişi görmüştük. Bu sefer durum daha farklı ve Fildişi Sahili Yunanistan'ı yenerse gruptan çıkmaya çok yakın. Bunda tabi Brezilya'daki grubun daha dengeli olmasının da büyük bir etkisi söz konusu. Ancak, Yaya Toure, Tiote, Bony, Gervinho ve Aurier'nin de formunun zirvesinde olduğunu atlamamak lazım. Yaya Toure, geçtiğimiz sezonu Manchester City formasıyla Premier League şampiyonu olarak kapattı. Gervinho ise sakatlıklarla geçen bir Arsenal macerasının ardından bu sezon başında Roma'nın yolunu tuttu ve yıllar sonra AS Roma'nın en başarılı sezonunda büyük bir pay sahibi oldu. Serge Aurier ise geçtiğimiz sezon Toulouse'ta harika bir performansa imza attı ve Sabri Lamouchi'nin dikkatini çekmeyi başardı. Brice Dja Djedje ise Evian'da başladığı sezonu Marsilya'da tamamladı ve Brezilya'ya giden 23 kişilik kadroda kendine yer buldu. Bu iki isim yıllardır alternatifsiz bir biçimde sağ bek mevkinde oynayan Eboue'yi kesmeyi başardılar.
Sabri Lamouchi elindeki kadroyla en iyisini yapmaya çalşıyor. Grupta son maç hala EURO 2004'ün ekmeğini yemeğe çalışan Yunanistan'la. Şu anki görüntü Fildişi Sahili'nin Kolombiya'nın ardından gruptan çıkacağı yönünde. Fildişi Sahili, Kolombiya'ya kaybetse de iki maçta oynadığı futbolla gruptan çıkabileceğine dair umut veriyor. Umarım bir aksilik olmaz, Gana ve Kamerun'un hayal kırıklığı yarattığı bu turnuvada kupa tarihinde gruptan çıkmayı başaran Afrika takımlarının arasına Fildişi Sahili'nin de adı yazılır.

20 Kas 2013

FLN, Cezayir Kurtuluş Savaşı ve 2014 Brezilya

Dört yıllık özlem sona eriyor ve 2014 Dünya Kupası için artık son yedi aylık sürenin içerisindeyiz. Bu yedi aylık süreçte elimden geldiğince az bilinen ya da ilgi alanıma giren ülke profillerinden bahsedeceğim.

İlk hikayemiz Afrika'nın Brezilya'ya giden tek kuzey temsilcisi olan Cezayir'den. Cezayir'in 20. yüzyıla damgasını vuran en önemli olayı Fransa karşısındaki kurtuluş savaşı oldu. Savaş, 1954 ve 1962 yılları arasında sürdü. Cezayir halkının bağımsızlık mücadelesinde en çok öne çıkan örgüt Ulusual Kurtuluş Cephesi (FLN)'dir. 130 yıllık sömürge yönetiminin bir sonucu olarak doğan sekiz yıllık isyan ve direniş sırasında silahlı mücadele yöntemine başvurulup başvurulmayacağı çok kez tartışılmış ancak en sonunda silahlı mücadele yanlısı gruplar tartışmanın galibi olmuştur. Cezayir'in başkenti Cezayir şehri Kasbah (Arap Cezayir halkının yaşadığı bölge) ve Avrupa Şehri (Geneli Fransız olan Avrupalı Cezayir halkının yaşadığı bölge) olmak üzere ikiye ayrılmış ve Kasbah'ta direniş sırasında Fransız askerinin şiddetli sıkıyönetim uygulamaları gerçekleşmiştir. Diğer taraftan da FLN gerillaları seri polis cinayetlerine başlamış ve sıkıyönetime giden yolda ateşi körüklemiştir. Ülke toprakları işgal altında olan FLN gerillalarının verdiği tepki fazlasıyla doğaldır.

Seri polis cinayetlerinin ardından Paris yönetimi Cezayirli Arapları Kasbah şehrine hapseder ve güvenlik önlemleri günden güne sertleşir. Bu süreçte karşılıklı olarak Arapların veya Avrupalıların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde bomba saldırıları gerçekleşir. Avrupalı Cezayirliler de sivil hayatta yakınlarını kaybetmeye başlar. Olaylarla baş edemeyeceğine karar veren Fransız yönetimi daha önce dünyanın farklı noktalarında gerçekleşen direnişleri bastırmakla görevlendirilen Paraşütçü birlikleri adı verilen askeri birliği bölgeye çağırır. Örgüt yapısını çözümleyip, işkence yoluyla, yakaladığı örgüt üyelerini konuşturmayı başaran albay Marcel Bigeard FLN'e büyük darbe vurur. 1957 yılına gelindiğinde Paraşütçüler FLN'i neredeyse ortadan kaldırmıştır. Üç yıl sonra kadınların önderliğinde direniş yeniden başlar ve asker Avrupa Şehri tarafına geçen Araplara ateş açar. Aralık 1960 tarihinde gösteriler sona erer. Halkın tek bir isteği vardır o da bağımsızlıktır. Cezayir, 2 Temmuz 1962'de yapılan referandumla bağımsızlığını kazanır.

Cezayir Ouagadougou'da 3-2 yenildiği Burkina Faso'yu dün akşam Blida'da oynanan maçta 1-0 mağlup ederek Afrika grubundan Brezilya vizesi alan son takım oldu. Daha önce Dünya Kupası'na katılmış olan ezeli rakipleri Fas, Mısır ve Tunus'un yer almadığı kupada Kuzey Afrika'yı (Afrikalı Arap ve Berberleri) temsil edecek tek ekip Cezayir oldu. Dördüncü kez kupaya katılacak olan Cezayir milli takımının hocası Türkiyeli futbolseverlerin de yakından tanıdığı bir isim olan Vahid Halilodziç. Cezayir milli takımının Brezilya'da en çok öne çıkması beklenen oyucuları ise Karim Ziani, Madjid Boughera, Anthar Yahia, Rafik Saifi, Ryad Boudebouz, Ishak Belfodil, Rafik Djebbour, Sofiane Feghouli gibi isimler olacak. 2002 Dünya Kupası'ndaki Senegal-Fransa eşleşmesi gibi bir grup eşleşmesi olması halindeyse Cezayir'in grupta oynayacağı maçlar daha ilgi çekici hale gelecektir.

Ekleme: Cezayir 2014 Brezilya Dünya Kupası'na gitmeye hak kazandıktan sonra sevinç gösterilerinde on iki Cezayirli hayatını kaybederken iki yüz kadar insan da yaralandı.

7 Eki 2013

Kara Elmaslar (Diamantes Negros)


İspanyol yönetmen Miguel Alcantud'un üçüncü uzun metraj filmi olan 'Diamantes Negros' Avrupa liglerinde top koşturan Afrikalı futbolcuların nasıl birer modern-zaman kölesi haline dönüştüğünü eleştirel bir bakış açısıyla ortaya koyuyor. Film, ilk kez gösterime girdiği Malaga Film Festivali'nden bir adet ödül almayı da başardı. İspanya ve Portekiz ortak yapımı olan filmin İspanya için gösterim tarihi 27 Kasım 2013 olarak belirlenmiş. Ancak filmi Türkiye'de ne zaman izleme şansı bulabiliriz bilinmemekte.
Hikaye Malili iki futbolcunun (Setigui Diallo ve Hamidou Samaké) Avrupa'ya getirilmesi etrafında dönüyor. Afrika'dan Avrupa'ya getirilen futbolcular Atlantikötesi köle ticareti ile kıyaslanıyor. İki genç adam menajerler ve gözlemciler vasıtasıyla Avrupa'da kendilerini büyük bir zenginliğin beklediği yalanıyla kandırılıyorlar. Hayallerin kabusa dönüşmesi ise çok fazla zaman almıyor. Ailelerinden ve arkadaşlarından koparılan bu iki genç adam o ana karşılaşmadıkları ağır bir yükün altında buluyorlar kendilerini: Rekabet! Filmde, FIFA tarafından yasaklanan bir uygulamadan da bahsediliyor. 18 yaşını doldurmamış ve AB pasaportuna sahip olmayan hiçbir futbolcu Avrupa kulüplerinin altyapı kadrolarında yer alamıyor. Bu yasağı delmek için Avrupa'nın kalburüstü kulüplerinin başvurduğu bazı yöntemler de filme konu ediliyor: Sahte öğrenim hayatları, sahte iş sözleşmeleri, sahte pasaportlar vs. yollarla Afrikalı futbolcular 'ithal' ediliyor.
Film Türkiye'de vizyona girer mi bilinmez ama alternatif kaynaklar vasıtasıyla da olsa mutlaka izlenmesi gereken bir film olduğu kanısındayım. Filmin fragmanı ve konusu insanı hayatından bir buçuk iki saatini bu çalışmaya ayırmak için teşvik ediyor. Şimdiden iyi seyirler.

27 Eyl 2013

Dünya Kupalarında Afrika futbol tarihi

Afrika futbolu Türkiye'de çok rağbet görmeyen ama ülke futbolunun çok beslendiği bir alan. Türkiye'de Afrika futbolu denince akla ucuz maliyetlerle transfer edilen siyah insanlar gelir. Bunun yanında bu insanlara takılan türlü lakaplar ve ten renklerinden ötürü yapılan ve kimisi ırkçı olan benzetmeler de akıllarda yer etmiştir. 1998-99 sezonunda Trabzonspor forması giyen siyahi İngiliz futbolcu Kevin Campbell'a dönemin Trabzonspor başkanı Mehmet Ali Yılmaz'ın "yamyam" ve "rengi bozuk" ifadeleri Afrika kökenli futbolculara yapılan ırkçılığa örnektir. Türkiye'de Afrikalı futbolcu algısını ileri zamanlardaki yazılarda derinlemesine inceleyeceğim. Ancak bu yazıda asıl konumuz Afrika futbolunun Dünya Kupaları tarihinde bıraktığı izler.

Afrika futbolunu Dünya Kupalarında ilk olarak 1934 İtalya'da Mısır temsil etmiştir. İlk turda Macaristan'a 4-2 yenilerek elenen Mısır turnuvaya erken veda ederken Abdülrahman Fevzi Mısır adına atılan iki golün de sahibi olmayı başarmıştır. Daha sonra 1966 İngiltere'ye kadar Afrika futbolu Dünya Kupası'nda adından söz ettirememiştir. 1966'da ise 16 Afrika federasyonu turnuvayı boykot etmiştir. 1964 yılında FIFA tarafından alınan bir karara göre Afrika şampiyonu Asya veya Okyanusya şampiyonlarından biriyle play-off oynayarak turnuvaya katılmaya hak kazanabilecekti. 1970 Meksika'da Afrika'yı yine bir Kuzey Afrika ülkesi temsil etti. Fas oynadığı üç maç sonunda Bulgaristan ile 1-1 berabere kalarak kıta adına ilk puanı almayı başarsa da turnuvadan elendi. 1974 Batı Almanya'da ise turnuva tarihinin en kötü takımlarından birisi Afrika adına mücadele etti. Grupta oynadığı üç maçı da kaybeden ve turnuva tarihinin en farklı üç mağlubiyetinden birini alan Zaire(bugünkü adıyla Demokratik Kongo Cumhuriyeti) Yugoslavya karşısında 9-0'lık hezimetle sahadan ayrıldı. 1978 Arjantin'de kıtayı üçüncü kez bir Kuzey Afrika ülkesi temsil etti. Tunus gruptan çıkmayı başaramasa da Meksika karşısında aldığı 3-1'lik galibiyetle Afrika adına ilk zafere imzasını atan ülke olmayı başardı. Aynı zamanda Tunus'un teknik direktörü Abdelmajid Chetali turnuvaya katılan ilk Afrikalı hoca unvanını da kazandı.

1982 İspanya'da Dünya Kupası ilk kez 24 takımın mücadele ettiği bir turnuva haline geldi ve Afrika ülkelerinin kontenjanı ikiye çıktı. Cezayir aldığı iki galibiyete rağmen averajla gruptan çıkamadı. Diğer taraftan ise Kamerun aldığı üç beraberlikle averajla gruptan çıkamadı ve bir üst sırada yer alan İtalya üç beraberlikle çıkmayı başardığı gruptan sonra bütün rakiplerini mağlup ederek kupanın sahibi olmayı başardı. 1986 Meksika'da Cezayir sadece bir puan toplayarak elendi. Fas ise gruptan çıkmayı başaran ilk Afrika ülkesi oldu. Ancak ikinci turda Batı Almanya karşısında 1-0 mağlup olarak elendi. 1990 İtalya'da Mısır iki beraberlik, bir mağlubiyetle gruptan çıkmayı başaramadı. Kıtanın diğer temsilcisi Kamerun ise uzun süre hafızalarda yer edecek bir performans gösterdi ve çeyrek finale kadar yükselmeyi başaran ilk Afrika takımı oldu. Kadroların teslim edileceği son anlarda Kamerun Devlet Başkanı Paul Biya 38 yaşındaki forvet oyuncusu Roger Milla'ya özel bir ricada bulundu ve Milla Kamerun'un Dünya Kupası kadrosuna dahil edildi. Milla turnuvada attığı dört gol ve ilginç gol sevinçleriyle adından çokça söz ettirdi. Kamerun The Indomitable Lions(Boyun eğmeyen aslanlar) lakabını bu turnuvada kazandı. Kamerun grubun ilk maçında son şampiyon Arjantin'i 1-0'la geçerken Romanya'yı da 2-1 yenmeyi başardı. Sovyetler Birliği karşısında alınan 4-0'lık mağlubiyet Kamerun'un gruptan çıkmasına engel olamadı. İkinci turda Kolombiya'yı 2-1 mağlup eden aslanlar çeyrek finalde İngiltere karşısında uzatmalarda 3-2 mağlup oldu ve turnuvaya veda etti. 1994 ABD'de Afrika'yı ilk kez üç takım temsil etti. Kamerun ve Fas ilk turda elenirken Nijerya ikinci tura yükselmeyi başardı.

1998 yılına gelindiğinde Dünya Kupası artık 32 takımla oynanacaktı. Fransa'da düzenlenen kupaya Afrika adına beş takım katıldı. Kamerun, Tunus, Fas ve Güney Afrika Cumhuriyeti ilk turda turnuvaya veda etti. Nijerya ise üst üste ikinci kez ikinci tura yükselme başarısı gösterse de elenmekten kurtulamadı. 2002 Güney Kore&Japonya'da Kamerun, Nijerya, Tunus ve Güney Afrika Cumhuriyeti gruptan çıkma başarısı gösteremedi. Ancak turnuvaya ilk ve -bugüne kadar- son kez katılan Bruno Metsu'nun öğrencileri çeyrek finale yükselen ikinci Afrika takımı olmayı başardılar. Eski bir Fransa sömürgesi olan Senegal (tıpkı Kamerun gibi) son şampiyon Fransa'yı Papa Bouba-Diop'un golüyle 1-0 mağlup ederek turnuvaya başladı. Danimarka ve Uruguay ile berabere kalarak beş puan toplayan Senegal gruptan çıkmayı başardı. İkinci turda İsveç'i mağlup eden Senegal Türkiyeli futbol severlerin de hafızalarına kazınan bir maçta İlhan Mansız'ın attığı altın gol ile turnuvaya veda etti. 2006 Almanya'da ise Angola, Fildişi Sahili, Togo ve Tunus gruptan çıkmayı başaramadı. Nijerya ise üçüncü kez turnuvaya ikinci turda veda etti.

2010 Dünya Kupası Afrika futbolu adına en önemli dönüm noktalarından birisi oldu. Dünya Kupası ilk kez bir Afrika ülkesinde düzenlenecekti. Adaylar ise Fas, Libya/Tunus, Mısır ve Güney Afrika'ydı. Yapılan oylama sonucunda ev sahipliği hakkı Güney Afrika'ya gitti. Güney Afrikalıların yerel çalgısı vuvuzela turnuvada en çok iz bırakan simgelerden birisi oldu. Özellikle Afrika dışından gelen seyirciler vuvuzeladan çıkan sesten ötürü rahatsızlıklarını sık sık dile getirdiler. Hatta bir ara yasaklanması bile gündeme geldi. Bunun yanında Shakira'nın Güney Afrikalı bir grup olan Freshlyground ile birlikte seslendirdiği Waka Waka şarkısı da turnuvanın unutulmaz simgelerinden birisi oldu. Tabi ki şarkının sözlerinde geçen This time for Africa sloganı da hafızalarda yerini aldı. Güney Afrika Cumhuriyeti ev sahibi kontenjanından yararlanarak turnuvaya katıldığı için turnuvada ilk kez altı adet Afrika takımı yer aldı. Cezayir, Kamerun, Fildişi Sahili, Nijerya ve Güney Afrika kıta insanın beklentilerini karşılayamayarak gruptan çıkamadı. Çeyrek finale kadar yükselen Gana ise Uruguay'a penaltılarda kaybederek yarı finale yükselen ilk Afrika takımı olma şansını kaybetti.
2014 Brezilya'ya Afrika'dan katılacak olan beş takım Ekim ayının ikinci haftası ve Kasım ayının ortasında yapılacak olan play-off maçlarından sonra belli olacak. Eşleşmeler:
Fildişi Sahili-Senegal
Burkina Faso*-Cezayir
Etiyopya*-Nijerya
Tunus-Kamerun
Gana-Mısır
*Burkina Faso ve Etiyopya rakiplerini elemeyi başarırlarsa turnuvaya ilk kez katılacaklar.