23 Nis 2012

Seba'nın yeğeni olmak

Mevcut Beşiktaş teknik direktörü Tayfur Havutçu’dan bahsediyorum. Almanya’dan Türkiye’ye gelerek futbolculuk yaşamına Fenerbahçe’yle devam etmiş, sonra sırasıyla Kocaelispor ve Beşiktaş formaları giyerek 2006 yılında kariyerine Beşiktaş’ta nokta koymuştur. Daha sonra yine Beşiktaş’ta menajerlik ve yardımcı antrenörlük birimlerinde görev yapmış ‘’kendi halinde’’ ‘’sessiz, sakin’’ bir adamdan bahsediyorum.

1997 yılında Beşiktaş’a transfer olduğunda 8 yaşındaydım.Kendisinin Beşiktaş’a gelme sürecinde bu transfer haberinin taraftarın tepkisini çektiğini çok iyi hatırlıyorum.Bunun iki sebebi vardı. Birincisi bir Beşiktaş –Kocaelispor maçında Beşiktaş’ın efsane ismi Şifo Mehmet’le ettiği kavga,ikincisi 2 yıllık Fenerbahçe geçmişi. Bunlar Havutçu’ya soğuk bakılması için gayet geçerli iki sebepti.Futbolculuk özellikleri olarak bakıldığında Beşiktaş orta sahasına herhangi bir katkısı olmayacağı düşünülmüş ve görev yaptığı 9 sene boyunca ortaya koyduğu  istikrarlı performansa bakıldığında, bu istikrarın Beşiktaş’a da istikrarlı bir başarısızlık olarak yansıdığı görülmüştür.Akıllara 100. yıl şampiyonluğundan başka adam akıllı bir başarı gelmiyor maalesef.100. yıl şampiyonluğunda da Federico Giunti’nin  payı düşünüldüğünde tablo kendini ele veriyor zaten.

Süleyman Seba’nın yeğeni olmak, onunla somut bir bağ taşımak birçok Beşiktaşlının sahip olmak isteyeceği bir durum olsa gerek.Bu bağı taşıyan insana da Süleyman dedenin isminin ağırlığından ötürü aynı saygıyı gösteresi geliyor insanın.Ancak gerçekleri görmezden gelerek sırf Seba’nın yeğeni olduğu için ‘’Beşiktaş’ın evladı’’ sıfatını, bu sıfata layık olmayı başaramayan insanlara vermekte ısrar etmek  abesle iştigalden başka bir şey değildir.Sayın Süleyman Seba’ya eğer vefa gösterilecekse, bu onun çok sevdiği Beşiktaş’ı her platformda onun bizlere aşıladığı değerlerle temsil etmekle mümkün olabilir;her fırsatta kulübün herhangi bir biriminde Tayfur Havutçu’ya görev vermekle değil.Şike iddianamesi açıklandıktan sonra ortaya çıkan kayıtlara kadar daha farklıydı gözümdeki Tayfur Havutçu imajı.Ama gördüm ki ağzını bir türlü bıçağın bile açmadığı adam aslında bülbül gibi şakıyormuş.Yedek kulübesinden futbolcusuna bağırarak taktik vermeye üşenen bizim sessiz evlat, telefonda 3. sınıf bir menajerle konuşurken kendi futbolcularına hakaret ve küfür etmekten hiç ama hiç çekince duymamış.Seba’nın yeğeniymiş ama huyundan suyundan hiç nasibini almamış anlaşılan. Beşiktaş’ın hocasının herkes bir babacansa bin babacan olması gerektiğini kavrayamamış Havutçu.Beşiktaş’ın hocasının, yanlışlarını oyuncularının yüzüne söyleyerek,destek olarak çözüm yolunda yardımcı olması gerektiği gibi bir misyonu olduğu hiç aklının ucundan geçmemiş olacak ki kendisinin,sms ve telefon konuşmalarında takım sorunlarını yetkisiz bir adamla ortaya meze yapmış.

Sessiz karakterlerin altından her zaman saf bir efendilik çıkmayabileceğini cümle aleme göstermiştir Tayfur Havutçu. Telefonda arkasından konuştuğu futbolcu,kendisini Beşiktaş’ın hocasından büyük görüp oyundan çıkarken hocasının elini sıkmadan doğrudan soyunma odasına gitmişken diğer hafta bu oyuncuyu oyundan almaya yüreği yetmeyen bir adam olduğuna şahit olduk Havurtçu’nun.Yani 7 maç için 585 bin liraya anlaşılan Beşiktaş’ın imitasyon evladı,yıllık 500 bin euro kazanan  Carvalhal ‘ın gösterdiği cesareti gösterememiştir.Kendi vatandaşlarından ikisini kadro dışı bırakan, az önce söz konusu olan Guti’nin takımdan gönderilmesinde baş rol oynayan Carlos Carvalhal’dan bahsediyorum evet.

Teknik direktörlüğü hakkında bir cümleyle yetineceğim.’’Kazanmak istiyorduk ancak bir puanla da mutlu olmamız gerekir’’ cümlesini gözümüzün içine baka baka kuran bir hocanın Beşiktaş’a teknik direktör olacak vizyona ve kapasiteye sahip olduğunu düşünmüyorum.

Olmadı be hocam, Seba’nın yeğeni olmak yetmedi…Bence vize işlemleriyle uğraştığın Yusuf Turanlı yurt dışında bile kapasitene uygun bir kulüp bulmakta zorlanmayacaktır.Emeklerin için teşekkürler...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bir Beşiktaşlı olarak şu ana kadar gördüğüm en iyi yazı noktasına kadar altına imza atıyorum bu yazının