7 May 2013

ŞEREF BEY ANILARI-1



Henüz bu yıl yaşanan bir anımı paylaşayım kısaca...

Mabedimizde Fenerbahçe maçındayız dostlarımızla. Kapalı üst tribünün hafif sağında parçalıyoruz kendimizi Beşiktaş'ım sen çok yaşa canım feda olsun sana... İki tane de Almanya'dan kartal parçası kuzenlerim gelmişler ki maça.. Dakika 90 oldu. Tam ümitler tükendi derken Olcay'ın golü geldi. Hadi biz alışkınız ama; çocuklar dünyanın öbür ucuna boyunları bükük gitmesin istedim içimden, Olcay Niang'ın ara pasına hareketlenirken. Golden sonra hooop ben 6 sıra aşağıdayım tabi. Hissettim ki omzum çıkmış. Daha önce de çıkmıştı; bir kere çıkınca alışkanlık haline geliyormuş. Neyse ''feda'' olsun dedik ve diğer kolumuzla yumruk havada sevinmeye devam ettik tabi. Sonra mı? Stadın ambulansıyla aynen Acıbadem Fulya'dayız... Taktıklar benim kolu yerine. Şimdi eskisinden daha iyi.

Mabedimizin de, Beşiktaş'ımızın da eskisinden daha iyi olması umuduyla...

Güle güle Şeref Bey...

3 May 2013

Düşer düşer kalkarız...

Kayıp Dönem: Yılmaz Özlem-Taner Öcal Dönemi
MKE Ankaragücü PTT 1. Lig'e bir önceki sezondan kalan sorunlar ve moralsizlik içerisinde başlarken yönetimsel problemler de devam ediyordu. 32 yıl sonra ilk defa küme düşen Ankaragücü takımında altyapıdan çıkan futbolcu ekibinden de kopmalar yaşanmıştı. Bir önceki sezonun öne çıkan isimlerinden Aybars ve İshak takımdan ayrılmıştı. Bu iki ismin haricinde zaten profesyonel olan isimler de takımdan ayrılmıştı.
Sezona Erciyes mağlubiyetiyle başlayan takım ligde on birinci haftaya gelindiğinde sadece dört puan toplayabilmişti. Daha sezonun ortasına gelinmeden Ankaragücü'nün düşüşü kesinleşmiş gibiydi. Ankaragücü on birinci haftada Tavşanlı'ya kendi evinde 1-0 kaybedince Yılmaz ve Taner Hocayla yollar ayrıldı. Türkiye Kupası'nda Iğdır Üniversitesi ve Çorum Belediye'yi eleyen Ankaragücü Beşiktaş ile eşleşmişti.
Ligin üçte biri geride kalırken tam altı maçta Ankaragücü'nün hakkı hakemlerin hatalı yönetimi yüzünden yenilmişti.

Diriliş: Mustafa Kaplan Dönemi
Tavşanlı maçı sonrası Ankaragücü yönetimi hiç vakit kaybetmeden takımın başına Ankara Futbolunun en tecrübeli antrenörlerinden birisi olan Mustafa Kaplan'ı getirdi. Geriye kalan haftalarda Mustafa Hocanın işi çok zordu. İşin kötüsü takımın kümede kalmak gibi bir hedefi de yoktu. Ancak geldiği ilk hafta taraftarından yoksun oynadığı Göztepe deplasmanından puan çıkarmayı başaran hoca bir sonraki hafta da Samsunspor'dan puan almayı başarıyordu. Takımın oynadığı futbolun en iyi biçimde sınanacağı maç İnönü Stadındaki Beşiktaş maçı olacaktı. 86. dakikaya kadar 2-2'lik eşitlikle süren mücadelede Batuhan Karadeniz Beşiktaş'ı bir üst tura taşırken Ankaragücü taraftarları kupadan elenen takımlarını alkışlıyorlardı. Sonraki iki hafta Bolu'dan bir puan alıp Rize'yi 2-1'le geçen Ankaragücü bu dört haftalık periyottan altı puan çıkararak kümede kalma iddiasına tekrardan ortak oluyordu. Deplasmanda hakem hatasına kurban olarak kaybedilen Denizli maçı sonrası taraftarların sahaya girdiği Konya maçından da puan alamayan Ankaragücü bir de beş maçlık seyircisiz oynama cezasıyla karşı karşıya kaldı.

Devre Arası: Mehmet Yiğiner Kulüp Başkanı
Ocak ayındaki kongre öncesi takımın ligdeki konumu çok iç açıcı değildi ancak sezon başında konmuş bir hedefi de yoktu. Kulüp üyeliği yıllar sonra taraftara da açılmıştı. Çok büyük bir sayıda olmasalar da bir kısım Ankaragücü taraftarları kulübe üye olmaya başladı. O sırada Mehmet Yiğiner adı konuşulmaya başlanmıştı. 13 Ocak'ta yapılan kongrede adaylığını koyan Yiğiner başkan seçildi. Transfer yasağı yine kaldırılamadı. Ankaragücü'nün yasaklı olduğu dördüncü transfer dönemi de geride kaldı. Üstüne bir de takımın en önemli oyuncularından birisi olan Ümit Kurt Sivas'ın yolunu tutarken, genç forvet oyuncusu Sinan Kurumuş da Beşiktaş yedek kulübesini ısıtmak için İstanbul'un yolunu tutmuştu.

İkinci devrenin başında Erciyes'e yenilen Ankaragücü, Adanaspor'u deplasmanda 1-0 yenerek sürpriz bir sonuca imza attı. Sonraki hafta Karşıyaka maçından alınan beraberlik taraftarın umutlarını korumasına yardımcı oldu. Manisa'da alınan 4-0'lık hezimet sonrası Urfa'ya 1-0 kaybeden takım ikinci kez dört haftalık bir yenilmezlik periyoduna girecekti. Olaylı Kartal maçında takım bir puan alırken Timur ve maçın hakemi yine en çok konuşulan isimler oluyordu. Hafta içi kararını açıklayan Tahkim Kurulu saha olayları yüzünden Ankaragücü'ne iki maç seyircisiz oynama cezası vermişti. Buca'dan alınan bir puan, 1461 Trabzon galibiyeti ve Antep Belediye'de son dakika golüyle bırakılan iki puan Ankaragücü'nü düşme potasının üzerine biraz daha yaklaştırıyordu. Üst üste alınan Demirspor ve Tavşanlı mağlubiyetleri sonrası bir kez daha düştü gözüyle bakılan takım üç hafta üst üste sırasıyla Göztepe, Samsun ve Bolu'yu yenerek umutlanıyordu. Tavşanlı maçındaki saha olayları yüzünden üç maçlık seyircisiz oynama cezası alan Ankaragücü'nün cezası bir sonraki sezona sarkacak duruma gelmişti. Tam on maç üst üste seyircisiz oynama cezası alınmıştı, ayrıca sezonun ilk iç saha maçı olan Adanaspor maçı da bir önceki sezondan kalan ceza yüzünden seyircisiz oynanmıştı.

Rize'de Son Bulan Umutlar
Son üç haftalık periyoda girilirken Konya ve Rize deplasmanlarına deplasman seyircisi alınmayacağı açıklanmıştı. Konya emniyeti, valiliği, kulüp yönetimi kendilerince haklıydılar. Ancak Rize'de dönen dolapların hiçbir açıklaması yoktu. Rize yönetimi çok açık bir şekilde Ankaragücü'nün itici gücü taraftarından korkuyordu. Federasyon bir kez daha bu yasak karşısında sessizdi. Ankaragücü taraftarı her şeye rağmen bu yasağın delinebileceğini ispatlarcasına Rize'ye yüz kişilik bir çıkarma yapmıştı. Ankaragücü Rize'de 3-0 kaybederken -matematiksel olarak devam etse de- taraftarın kümede kalma umutları sona ermişti.
Son iki haftaya girilirken Ankaragücü'nün kümede kalabilmesi için iki maçını kazanıp, Samsunspor'un iki maçını kaybetmesi, Tavşanlı-Kartal maçının berabere bitmesi, Tavşanlı'nın son hafta İzmir'de Göztepe'yi yenememesi ve Kartal'ın kendi evinde Karşıyaka'ya kaybetmesi gerekiyor.

MKE Ankaragücü tarihinde ilk defa TFF 2. Lig'e düşerken altyapısından yetiştirdiği oyuncularla futbol endüstrisine başkaldırmaya çalıştı. Sezon boyunca takımın oynadığı futbol, taraftarın anlamsız yasaklar karşısında gösterdiği duruş ve takımını hiçbir yerde yalnız bırakmaması bu sezondan geriye kalan olumlu birkaç anı olarak tarihteki yerlerini aldı.

"Bölünsek de, çözülsek de başkaldırdık zamana..."