16 Nis 2012

Bahanemiz vardı...


Şimdi eğri oturup doğru konuşmalı. Bir Beşiktaşlı olarak yürekten galibiyet istesem de bunun bu seneki formda Galatasaray'a karşı, ne yazık ki, olabileceğine pek de ihtimal veremedim.
Olsun yine de inanıyordum; hani İnönü'de o muhteşem taraftarımız önünde herşey bambaşka olabilirdi. Kadroları daha önce, yağmur muhalefeti sebebiyle iptal olan maç öncesi öğrenmiştik. O zaman da anlayamamıştık ilk 11 çıkan Holosko'yu, maç esnasında da anlayamadık. Holosko bir kez daha gösterdi ki bu takım bu tarz oyunculara kalmamalı. Tabi ki yerine giren Simao'nun da ondan pek bir farkı olduğunu ve olabileceğini düşünmüyorum.
Maç başladı, Galatasaray sahaya çok iyi yayılıyordu. İyi oynuyor gibi görünsek de etkili olmamız biraz geç oldu. İlk yarı bitmeden 3 net pozisyon bulup cömertçe harcayarak maçın durmunu az çok ortaya çıkarmaya başladık aslında. Galatasaray da ilk yarı bitmeden golünü atarak bu ikramımızı geri çevirmedi, çeviremezdi de... Gol pozisyonundaki ofsayta ise yazının sonunda değinmek istiyorum.
İkinci yarı yine çabaladık uğraştık ama olmadı, Galatasaray ikinci golü atıp rahatladı ve aslında o dakikada bitirmişti maçı.
Şimdi gelelim asıl mevzuya, bana göre asıl mevzuya desem daha doğru olacak;
1)Hüseyin Göçek,
2)Beşiktaş taraftarı.
Sevgili Hüseyin Göçek hakem olarak iyi niyetli olabilir ama ben Quaresma'ya kırmızı kart göstermeyen, ofsaytı çalmayan, Eboue'ye ve Engin'e maç sonuna kadar kart göstermeyen (itirazlarından ve sürekli konuşmalarından dolayı), taca çıkmayan topu taç olarak veren, maça hiçbir şekilde hakim olamayan birine nasıl güveneyim? Yani yine bir önceki GS-BJK maçında çok kötü yönetim gösteren bir hakem nasıl olur da aynı maça ikinci kez verilir? Bu kadar futbolcunun, bu kadar teknik adamın ve çalışanın emeğini o kadar taraftarın çilesini hiçe sayan, gasp eden bir hakemin vicdanı var mıdır merak ediyorum? Sorum aptalca oldu fark ediyorum. Emek hırsızlığına her zaman herkes için hep karşı olduk ve olacağız. Ama zor geliyor yahu haksızlığa katlanmak, çünkü bahanemiz vardı bizim...
Son olarak bahsetmek istediğim, cefakar Beşiktaş taraftarıdır. Şimdi insanlar içten içe düşünüyor ve söylüyor böyle taraftar mı olur diye. Ama inanın sabrımız taştı artık, sanıyor musunuz ki orada bağıran kendini yırtan, sahaya inmeye çalışan taraftarlar bunu sadece bir yenilgi uğruna yapıyor?? İnanın bana alakası bile yok! O çırpınışlar başta Hüseyin Göçek ve yandaşlarına, bir türlü top oynamak istemeyen ve tahriğin her türlüsünü yapan bazı GS'li futbolculara, hiçbir şekilde futbolunu oynamayan Beşiktaşlı sevgili yıldızlarımıza ve sürekli özlenen şampiyonluğun yine "kursağımızda kalması"na olan tepkimizdendir. Bunlar içimden geldi yazdım, hatam olduysa affola ama son sözü yine cefakar taraftarıma bırakıyorum;
Bahanemiz Vardı BEŞİKTAŞLIYDIK !

Her bebeğe doğumdan sonra rengarenk giysiler giydirirlerdi... Bize ise Siyah-Beyaz..
Ama bahanemiz vardı.. BEŞİKTAŞLIYDIK.

Annemiz , Babamız ilk onların adını söylememizi beklerken.. Biz Siyahhh diye haykırdık.
Ama bahanemiz vardı... BEŞİKTAŞLIYDIK.

Okuldaki resimlerimiz hep renksiz olmuştu.. Öğretmenlerimiz bize kızmıştı…
Ama bahanemiz vardı… BEŞİKTAŞLIYDIK..

Defterin kenarına köşesinde BEŞİKTAŞ yazardı… Azar işitirdik..
Ama bahanemiz vardı.. BEŞİKTAŞLIYDIK..

Üniforma üzerine forma giymek yasaktı.. Aşk işte ne yaparsın.. Biz giyerdik formamızı..
Ama bahanemiz vardı.. BEŞİKTAŞLIYDIK..

Devamsızlığımız çoktu.. Belki maça gitmiştik.. belki bir taraftar toplantısına..
Şehirimiz neresi olursa olsun ..
Bahanemiz vardı BEŞİKTAŞLIYDIK !

Maçtan bir sonraki gün.. Arkadaşlarımızla konuşamıyor , tahtaya kalkamıyorduk.. Sesimiz kısılmıştı…
Ama bahanemiz vardı BEŞİKTAŞLIYDIK !

Sevgilimizle buluşmamızı iptal etmiştik..Belkide bu ayrılma sebebi olmuştu bizim için
Dedik ya bir kere biz BEŞİKTAŞLIYDIK !

Hastaneye düşmüştük belki hastaydık.. Bağırmak yasaktı hastanede ama ziyaretimize gelen arkadaşlarımız tezahuratlarla gelmişti hastaneye.. Affedin bizi..
Ama bahanemiz vardı BEŞİKTAŞLIYDIK !

Paramız yoktu belki.. Ama bir taraftar grubundaydık.. Bizi bekliyordu Beşiktaş orada..
Olsun varsın paramızı feda ettik… Bekli de bir gün yemek yemedik.. Açtık..
Ama bahanemiz vardı BEŞİKTAŞLIYDIK !

Ölmüştük söz verdiğimiz gibi Beşiktaş uğruna.. Belki mezarlıkta bağırmak günahtı,ayıptı.. Ama kardeşlerimiz tezahuratlarla gömmüştü bizi kara toprağa..
Affet bizi imam amca.. Bahanemiz var..

BİZ BEŞİKTAŞLIYIZ …..


DOĞARKEN DE..
YAŞARKEN DE..
ÖLÜRKEN DE...

BİZ BEŞİKTAŞLIYDIK..
BİZ BEŞİKTAŞLIYIZ !!!!

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Yani Huseyin Gokcek ofsayti calsin diyorsun. Yan hakem mi bu? Kizacaksan yan hakeme ve taca cikan pozisyon icin 4. hakeme kiz. Bu macta hakemin kart vermesi gerekip vermedigi pozisyonlara bakalim. Hakemin uzerine yuruyen, dalga gecen, uzerine top vuran, top atan... hep Besiktasli futbolculardi. Bana bu mac Samsun macini ve Lucescu nun Sinan Engin ve takimdaki bazi oyuncularla ilgili dusuncelerini hatirlatti. Bu mactada hem sahada hem tribunde bir takim provakotorler var gibiydi. Plan nedir tam cozemedim.

Sacripante Re dedi ki...

Maalesef edebi olarak, dil ve anlatım olarak yazınızı çok beğensem de içerik olarak tam katılmadığım hususlar var. Sondan başlayayım. Hüseyin Göçek'i eleştirmişsiniz. Evet kontrolü yitirdiği bir maç yönetti. Ama örneklediğiniz pozisyonlardan ofsayt ve taç için orta hakemin o pozisyonlara düdük çalması çok zor. Yan hakemin bile 34 santim gibi küçük bir farkla zor yakalayabileceği bir ofsaytı bulunduğu açıdan kesinlikle göremez, yan hakemin bayrak kaldırmadığı yerde o ofsaytı hiçbir hakem veremezdi. Taç için de aynı şey geçerli. Ama onun dışında ilk yarıda aslında hakem faullerde tercih hakkını hep Beşiktaş'tan yana kullandı Göçek. Hatta 2-3 pozisyonda Galatasaray hücuma çıkarken faul olan pozisyonlara düdük çalmadı ve Beşiktaş hücum şansı buldu.
Bunların dışında hemen her faul kararı doğru idi. Hatta bazılarında kart verebilecekken pas geçti. İkinci yarı çok net sarı kartlık bir faul olduğu pozisyonu avantaja bıraktı GS atağında ama 1 saniye sonra ofsayt oluşunca aslında avantaj kaybolduğu için faul ve sarı kart vermesi gerekirken ofsayt verdi Kartsız geçiştirdi. Q7'ye vermediği kırmızı kartı yazmaya bile gerek var mı bilmiyorum. Yani aslında GS'den yana bir maç yönettiğini söylemek zor.
Sahaya girmeye gelince. Kusura bakmayın bunu hangi takım taraftarı yapıyorsa ancak ahmaklıktır. Sahaya çakı atmak, sahaya girmek, sahaya rakı şişesi atmak rakibin hocasının kafasını yarmak... Farklı takım taraftarlarının yaptığı tüm bu hareketler bence ahmaklıktan başka bir şey değil. Ne bir öfke patlaması ile açıklanabilir, ne hakeme kızgınlıkla...
O kendini tutamıyorsa yanındakinin onu kontrol etmesi gerekir.
Aynı hakemlerin Beşiktaş kalecisi Cenk topu 50 cm içeri aldığında gol vermediği, Antep maçında son dakikada hem faul hem ofsayt olan pozisyonda golü attığında o galibiyete seviniyorsan hakem gerçekten hata yapmışsa bile sahaya girmek hakkın olamaz. Benim düşüncem budur.

Sacripante Re dedi ki...

Kendi lehine bariz hatalar yapıldığında bunları normal kabul ederken, aleyhine bir hata yapılıp sahadaki oyuncuların buna reaksiyon gösteremediğinde sahaya girersen o zaman Türkiye'de hiçbir maç tamamlanamaz.
Kendi başkanınla, oyuncularınla ilgili bir rahatsızlığın varsa buna karşı reaksiyonu ona göstermelisin.Zaten süper final saçmalığı ile, şikeyi örtme çabaları ile içine edilen futbolun daha da keyifsiz olmasını sağlamak anlamsızlık. Eğer bir ofsayttan golden bahsedeceksek, bir hatadan, haksızlıktan söz edeceksek en büyük haksızlık Galatasaray'a yapılandır. Normal sezonu 3 rakibine bir kez bile kaybetmeden taraflı tarafsız hemen herkesin daha iyi futbol oynayarak hak ettiğini kabul ettiği şekilde bitiren Galatasaray'ı şampiyon ilan etmeyip, süper final diye rakiplerine bir fırsat daha yaratmak; bunu yaparken de puan farkı çok, bunları yarıya bölüp aradaki farkı düşürüp yapmak haksızlığın en büyüğüdür. Normal sezonda alın teriyle elde edilen birine 9, diğer ikisine 22 puan atılan farkın yarıya düşürülmesidir en büyük ofsayt gol... Lütfen elinizi vicdanınıza koyun ve adaleti tekrar yorumlayın. Yapılan 34 maçtaki puanların yarısını kabul edip, süper final saçmalığında alınanları onlardan daha değerli kabul etmek midir?
Bu Galatasaray'a haksızlık, ligdeki diğer 14 takıma ayıp değil midir? Diğer 14 takım daha değersiz mi ki onlara karşı alınan puanlar yarım sayılıyor?
Lütfen adaleti, hakkı, haksızlığı bir de bu şekilde değerlendirin. Bence siz de ortada bir haksızlık, bir tahrik, bir adaletsizlik varsa bunun en büyüğünün Galatasaray'a yapılan olduğunu göreceksiniz. Yazım üslubunuza baktığımda bu aklı selim bakışı düşüneceğinize ve mantıklı bir sonuca varacağınıza eminim.

TARIK CİNKARA dedi ki...

tek söylemek istediğim biz Cenk o topu içerden cevirdiğinde de, Q7 kırmızı kartlık tekme attığında da, edu kendini yere atıp penaltı aradığında da hakeme yüklendik gerekeni yapmadığı/yapamadığı için ve belki daha ağırlarını söyledik.kesinlikle sadece Beşikttaş'a yapılan haksızlıklara karşı değil, emeği yenen herkes için sesimizi yükselttik.Her zamanda bu duruşumuzu sürdüreceğiz.Sonuna kadar..