26 Nis 2012

Elenenler-1: Barcelona


Şampiyonlar Ligi Finali için yeni bir El Clasico geliyor havası estirilmişti; iki gece içerisinde İspanya Ligi'nin olası şampiyonunun ve turnuvanın son finalistinin elenmesiyle durum tamamen değişti. Finale ev sahipliği yapacak şehrin takımı, Real Madrid'i safdışı bırakan Bayern Münih, Barcelona'yı eleyen Chelsea'yi ağırlayacak. Her iki takımın finale kadar nasıl geldiğini anlatmadan evvel, Barcelona ve Real Madrid'i kısaca masaya yatıralım.

Önce Barcelona

Barcelona sezona, kupa avcısı teknik direktörü Josep Guardiola'nın takım başında kalıp kalmayacağı tartışmasıyla başladı diyebiliriz. Takımla birlikte kazanmadığı kupanın kalmaması ve başka heyecanlara yelken açma isteği dolayısıyla Guardiola'ya kızmak yersizdi. Öte yandan, kazanabilen birini elden çıkarmayı dünyada hiçbir kulüp yöneticisi istemez; isminiz Mourinho değilse teknik direktörü ikna etmek de o kadar zor gözükmüyor. Guardiola takımdan ayrılırsa, yerine kimin geleceğini saptamak ise epey zor bana kalırsa. Roma'ya ısınma turlarına gönderilen Luis Enrique'nin bu işi yapıp yapamayacağı konusunda soru işaretleri fazlasıyla mevcut. Bu tartışmanın geçtiğimiz hafta iki büyük kulvarda da takımın havlu atması sebebiyle tekrar harlayacağı açık.

Guardiola'nın kulübe büyük katkılarını yadsımadan, özellikle bu sezon kadroya yerinde müdahalelerde bulunamadığını söylemek isterim. Her zaman tartışılan Victor Valdes ilelebet payidar kalacak, onu anladık ve bu politikayı yanlış da bulmuyoruz. Dolayısıyla kaleyi geçelim. Defans hattında o kadar fazla sorun var ki, bu konuda neden kadroya 1-2 ekleme yapılmadı merak ediyoruz. Sağ bekte Daniel Alves'in yedeği yok, göbekte Pique ve Puyol'un yanına aslen defansif orta saha oyuncusu olan Mascherano 1,5 yıldır monte edilmiş, sol bekten yıllardır verim alınamıyor. Caceres, Milito, Chygrynskiy takımda doğru düzgün forma giymeden yollanan defans oyuncuları... Halihazırda tam anlamıyla sol bek sayılmayacak Adriano, Abidal'in hastalığı sebebiyle o mevkide alternatifsiz kalmış durumda. Bütün bunları masaya yatırınca, Barca'nın Puyol'un yaşlılığını da hesaba katarak defansını neden takviyesiz bıraktığını uzun zamandır çözemiyorduk. Üstüne de, Chelsea maçında Pique'nin sakatlanarak çıkmasıyla, 3'lü defansın Alves, Mascherano ve Puyol'la nasıl bir ucubeye dönüşebileceğini görmek bizi üzdü. (Bütün bunlara rağmen 26 golle ligin en az gol yiyen takımı olmalarını tebrik etmek gerekiyor.)

Transferde geçmiş yıllarda hep kısa vadede işe yarayan, yaşı biraz geçmiş futbolcuları bulup çıkaran Barcelona bu geleneğini de unutmuşa benziyor. Thuram, Davids, Larsson ilk akla gelenler...Bütün dünyanın hayranlık duyduğu takımın altyapı kültürünü yıpratmadan, yalnızca bir tane, verimli kullanılabilecek futbolcu bulmaları mümkün değil miydi? Ayrıca Afellay, Hleb aşıları tutmamış, Pedro ortadan kaybolmuş, Villa uzun bir sakatlık geçirmiş, iyi ki Messi var. Yoksa Krkic'in de gönderilmesiyle iyice boşalan forvet kadrosuna neden takviye yapılmadığını da anlayamayacaktık. Uzun lafın kısası, bu seneki sendelemenin sebebi, kadro sıkıntısı... Puyol, Alves, Xavi, Iniesta yaşlanıyor; yaşlandıkça bu takım bir zamanlar Milan'ın Dida, Maldini, Cafu, Seedorf'lu haline bürünecek, gözüken o.

Gelecek sene büyük bir ihtimalle Guardiola takımın başında olmayacak. Takıma kazandırmak istediği Cuenca, Thiago ve Tello bu şansı yeni teknik direktör geldiğinde kazanmış sayılacak mı göreceğiz. Onun haricinde Valdes, Alves, Pique, Busquets, Fabregas, Iniesta, Xavi, Messi ve Sanchez'in yeri seneye de garanti. Altyapıdan Deulefou ve Dongou da geliyor. Mesele garanti olmayan iki mevki için yeni adayların eklenip eklenmeyeceğinde düğümlenecek gibi gözüküyor.

Bu sezon Barcelona için güzel başlasa da, aksayarak bitiyor.

(Bir sonraki kritik, Real Madrid, devamı gelecek...)

1 yorum:

Arda Kayadibi dedi ki...

gayet güzel bir yazı olmuş, tebrikler