Almanya, tarihten gelen futbol ekolünü 2006’dan itibaren
kademeli olarak değiştiriyor. 2004’te Jürgen Klinsmann’ın yardımcısı olarak
göreve başlayan Joachim Löw, 2006 Dünya Kupası’ndan sonra takımın başına
geçerek bildik Almanya’ya duvar sonrası kuşaktan genç sanatkârları eklemledi. Fiziğe
dayalı disiplinli oyunu olabildiğince koruyarak özel oyuncuları da buna dahil
edebilecek futbol sihrine sahip dinamik, hareketli bir sisteme geçiş yapma
çabası içerisine girdiler. Bu yapılarıyla sert, korkutucu bir görünümden
sempatik, eğlenceli bir görünüme evrildiler. Yeniden yapılanma aşamasında olan Almanya
Milli Takımından ilk etapta kimse büyük başarılar beklemese bile 2008 Avrupa
Şampiyonasında 2.lik, 2010 Dünya Kupasında 3.lük elde ettiler. Bu kupanın da en
büyük favorilerinden biri olarak, süregelen gençleştirme operasyonunu bir nebze
abartmış vaziyetteler.
Öte yandan, Almanya’nın siyasi gündeminin başat
tartışmalarından olan göçmenlerin entegrasyonu ve multi-kulti[1]
konularında da Alman Milli Futbol Takımı bahsi geçen kavramların başarısının
pilot bölgesini temsil ediyor. Halihazırda kadroda bulunan Jerome Boateng Gana,
Sami Khedira Tunus, Mario Gomez İspanya, İlkay Gündoğan ve Mesut Özil Türkiye, Lukas
Podolski ve Miroslav Klose de Polonya
göçmenleri veya göçmen çocukları. 2012 kadrosunda 7 olan göçmen asıllıların
sayısı 2008’de 7, 2010’da ise 11’di. Bu karma kadro yapısıyla gelen başarılar
Almanya’da çok kültürlülüğün doğru planlamayla zenginlik yaratacağının bir
örneği olarak çok kültürlülük yanlılarınca tezlerini güçlendirmede
kullanılıyor.
Kadro
Kaleciler:
Kalede bir sakatlık veya ceza
durumu olmaz ise tüm maçlarda Manuel Neuer olacaktır ve muhtemelen turnuvaya
damga vuracak bir performans gösterecektir. Burada dikkat edilmesi gereken bir
nokta da, Neuer’in oynadığı takımlarda artan liderlik rolü. Neuer daha 26
yaşındayken Şampiyonlar Ligi finalinde penaltı kullanma inisiyatifini alabilen
bir kaleciye dönüşmüş vaziyette. Almanya’nın milli takımlarda her daim bir
lider ihtiyacı ve arayışı olduğunu (yakın zamanda sırasıyla Oliver Kahn ve
Michael Ballack örnekleri) ve 2010 Dünya Kupasında Lahm’ın kaptanlığı konusunda
aldığı ağır eleştirileri düşünürsek Neuer bu takımda lider rolü de
üstlenebilecek tıynette bir karakter. Kadroda
birinci yedek kaleci olarak bu sezon Hoffenheim’da kiralık oynayan Tim Wiese ve
üçüncü kaleci olarak da Hannover 96’nın kalecisi Ron-Robert Zieler de yer
alıyor.
Savunma:
Mevcut Almanya kadrosunun en
sıkıntılı bölgesi savunma hattı. Aslında kadroda bulunan savunma oyuncularının
mevcut seviyesi turnuvaya katılan ülkelerin neredeyse hepsinden iyi durumda
lakin dizilimin nasıl oluşacağı konusunda tereddütler var. Philip Lahm,
savunmanın iki kanadında da dünya çapında performans gösterebiliyor. Onun
oynadığı kanadın tersinde ise onun seviyesinde bir oyuncu bulunmuyor. Bayern’in
savunmasında göbekte oynayan Badstuber ve Boateng oldukça başarılı bir sezon
geçirmelerine rağmen Almanya ilk 11’inde Mertesacker’in de dahil olmasıyla yan
yana oynamaları zor gözüküyor. Löw’ün açıklamalarından anladığımız kadarıyla;
Lahm sol bekte, Boateng sağ bekte oynayacak, stoperler de Badstuber ve
Mertesacker olacak. Sağ beki yedeklemek adına asıl mevkisi ön libero olan Lars
Bender de düşünülüyor. Kadroda savunma yedekleri olarak Dortmund’lu sol bek
Marcel Schmelzer, stoper Mats Hummels ve Schalke’li stoper Benedikt Höwedes de
bulunuyor. Eğer kadroya girme şansını elde ederse Mats Hummels de turnuvaya
damga vurma potansiyeline sahip.
Orta Saha:
Almanya’yı uzun zamandır 4-2-3-1
dizilimiyle görüyoruz, büyük ihtimalle bu turnuvada da bu şekilde dizileceklerdir.
Orta saha olarak tanımladığım kısım dizilimin savunma önünde konumlanan
bölümüdür. 2010’da bu bölgede Khedira ve Schweinsteiger oynamıştı, muhtemelen
bu turnuvada da bu ikili korunacaktır. Khedira, son turnuvada yaptıklarıyla
Bundesliga’da ortalama-üstü bir orta saha oyuncusundan Real Madrid’de önemli
bir rol oyuncusu haline gelmeyi başardı. İstikrarını sürdürecektir. Orta sahada
asıl şüphe yaratan, ilginç bir şekilde, Schweinsteiger. Şampiyonlar Ligi
finalindeki yıkımı ve sonrasındaki kısa süreli sakatlığı Almanya’nın en garanti
adamı olarak görünen Schweinsteiger için kafalarda soru işareti yarattı. Onun
yerine zaman zaman Toni Kroos, hatta belki İlkay Gündoğan’ı da görebiliriz. Almanya’nın
oyuna dinamizmini veren dinamoları olan bu bölgede kimin oynayacağı ve
oynayanların performansları takımın nasıl bir şampiyona geçireceğini de büyük
ölçüde etkileyecektir.
Hücum:
Almanya’nı yukarıda bahsedilen
eski ekolünden farklılaşmasını sağlayan asıl etken hücumdaki yaratıcılık ve
çeşitlilikti. 2010’da ilk dizilimde solda Podolski, sağda Müller, ortada Mesut
ve onun önünde Klose’yle başlayan dizilim maç içerisinde dört oyuncunun da
birbirleriyle pozisyon değiştiği ve uyum içerisinde hücum ettikleri bir görünüm
sunmuştu. Bu şampiyona da bu durum yeni oyuncularla daha da zengin bir hale
geldi. Kadroda kendine yer bulan Götze, Reus ve Schürrle de bu dinamik
yaratıcılığa yabancılık çekmeden katkı koyabilecek isimler. Bu yönüyle Almanya
yedek kulübesi en güçlü takımlardan bir tanesi ve bu da, turnuvanın ilerleyen
bölümlerinde kendisini muhakkak gösterecektir.
Santrafor mevkiinde kimin
oynayacağı aslında Almanya’nın oyun şablonunu ciddi anlamda etkileyecek bir
karar. Bu sezon ‘leblebi gibi gol atan’ Mario Gomez oyun karakteri itibariyle
durgun bir ceza sahası içi golcüsü. 2010’da o bölgede oynaya Klose ise pozisyon
varyasyonlarında oldukça başarılı, hareketli bir ileri uç oyuncusu. Klose, bu
takımın benimsediği oyun stratejisine daha uygun olmasına rağmen, gerek yaşı
itibariyle gerekse Gomez’in bu sezon Bayern’deki çıkışı sebebiyle yedek
başlayabilir. Bu durumda ben Almanya’nın hücumda bocalayabileceğini
düşünüyorum.
Turnuvanın en küçük yaş
ortalamasına sahip takımı olan Almanya, aynı zamanda turnuvanın en büyük
favorisi. B grubunda Hollanda, Portekiz ve Danimarka ile oynayacak olan die
Mannschaft, büyük ihtimalle bu grubu kayıpsız tamamlar. Hollanda ile aralarındaki
tarihi rekabeti de göz önünde bulundurarak işi kolay olmayan Almanya, zorlansa da
puan kaybetmez diye düşünüyorum. Grup aşamasından sonra Almanya’yı İspanya
haricinde zorlayacak bir takımın olması da zor gözüküyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder