9 Haz 2012

Panzer’den Vosvos’a: Almanya



Almanya, tarihten gelen futbol ekolünü 2006’dan itibaren kademeli olarak değiştiriyor. 2004’te Jürgen Klinsmann’ın yardımcısı olarak göreve başlayan Joachim Löw, 2006 Dünya Kupası’ndan sonra takımın başına geçerek bildik Almanya’ya duvar sonrası kuşaktan genç sanatkârları eklemledi. Fiziğe dayalı disiplinli oyunu olabildiğince koruyarak özel oyuncuları da buna dahil edebilecek futbol sihrine sahip dinamik, hareketli bir sisteme geçiş yapma çabası içerisine girdiler. Bu yapılarıyla sert, korkutucu bir görünümden sempatik, eğlenceli bir görünüme evrildiler.  Yeniden yapılanma aşamasında olan Almanya Milli Takımından ilk etapta kimse büyük başarılar beklemese bile 2008 Avrupa Şampiyonasında 2.lik, 2010 Dünya Kupasında 3.lük elde ettiler. Bu kupanın da en büyük favorilerinden biri olarak, süregelen gençleştirme operasyonunu bir nebze abartmış vaziyetteler.
Öte yandan, Almanya’nın siyasi gündeminin başat tartışmalarından olan göçmenlerin entegrasyonu ve multi-kulti[1] konularında da Alman Milli Futbol Takımı bahsi geçen kavramların başarısının pilot bölgesini temsil ediyor. Halihazırda kadroda bulunan Jerome Boateng Gana, Sami Khedira Tunus, Mario Gomez İspanya, İlkay Gündoğan ve Mesut Özil Türkiye, Lukas Podolski ve Miroslav Klose  de Polonya göçmenleri veya göçmen çocukları. 2012 kadrosunda 7 olan göçmen asıllıların sayısı 2008’de 7, 2010’da ise 11’di. Bu karma kadro yapısıyla gelen başarılar Almanya’da çok kültürlülüğün doğru planlamayla zenginlik yaratacağının bir örneği olarak çok kültürlülük yanlılarınca tezlerini güçlendirmede kullanılıyor.

Kadro
Kaleciler:
Kalede bir sakatlık veya ceza durumu olmaz ise tüm maçlarda Manuel Neuer olacaktır ve muhtemelen turnuvaya damga vuracak bir performans gösterecektir. Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta da, Neuer’in oynadığı takımlarda artan liderlik rolü. Neuer daha 26 yaşındayken Şampiyonlar Ligi finalinde penaltı kullanma inisiyatifini alabilen bir kaleciye dönüşmüş vaziyette. Almanya’nın milli takımlarda her daim bir lider ihtiyacı ve arayışı olduğunu (yakın zamanda sırasıyla Oliver Kahn ve Michael Ballack örnekleri) ve 2010 Dünya Kupasında Lahm’ın kaptanlığı konusunda aldığı ağır eleştirileri düşünürsek Neuer bu takımda lider rolü de üstlenebilecek tıynette bir karakter.  Kadroda birinci yedek kaleci olarak bu sezon Hoffenheim’da kiralık oynayan Tim Wiese ve üçüncü kaleci olarak da Hannover 96’nın kalecisi Ron-Robert Zieler de yer alıyor.

Savunma:
Mevcut Almanya kadrosunun en sıkıntılı bölgesi savunma hattı. Aslında kadroda bulunan savunma oyuncularının mevcut seviyesi turnuvaya katılan ülkelerin neredeyse hepsinden iyi durumda lakin dizilimin nasıl oluşacağı konusunda tereddütler var. Philip Lahm, savunmanın iki kanadında da dünya çapında performans gösterebiliyor. Onun oynadığı kanadın tersinde ise onun seviyesinde bir oyuncu bulunmuyor. Bayern’in savunmasında göbekte oynayan Badstuber ve Boateng oldukça başarılı bir sezon geçirmelerine rağmen Almanya ilk 11’inde Mertesacker’in de dahil olmasıyla yan yana oynamaları zor gözüküyor. Löw’ün açıklamalarından anladığımız kadarıyla; Lahm sol bekte, Boateng sağ bekte oynayacak, stoperler de Badstuber ve Mertesacker olacak. Sağ beki yedeklemek adına asıl mevkisi ön libero olan Lars Bender de düşünülüyor. Kadroda savunma yedekleri olarak Dortmund’lu sol bek Marcel Schmelzer, stoper Mats Hummels ve Schalke’li stoper Benedikt Höwedes de bulunuyor. Eğer kadroya girme şansını elde ederse Mats Hummels de turnuvaya damga vurma potansiyeline sahip.

Orta Saha:
Almanya’yı uzun zamandır 4-2-3-1 dizilimiyle görüyoruz, büyük ihtimalle bu turnuvada da bu şekilde dizileceklerdir. Orta saha olarak tanımladığım kısım dizilimin savunma önünde konumlanan bölümüdür. 2010’da bu bölgede Khedira ve Schweinsteiger oynamıştı, muhtemelen bu turnuvada da bu ikili korunacaktır. Khedira, son turnuvada yaptıklarıyla Bundesliga’da ortalama-üstü bir orta saha oyuncusundan Real Madrid’de önemli bir rol oyuncusu haline gelmeyi başardı. İstikrarını sürdürecektir. Orta sahada asıl şüphe yaratan, ilginç bir şekilde, Schweinsteiger. Şampiyonlar Ligi finalindeki yıkımı ve sonrasındaki kısa süreli sakatlığı Almanya’nın en garanti adamı olarak görünen Schweinsteiger için kafalarda soru işareti yarattı. Onun yerine zaman zaman Toni Kroos, hatta belki İlkay Gündoğan’ı da görebiliriz. Almanya’nın oyuna dinamizmini veren dinamoları olan bu bölgede kimin oynayacağı ve oynayanların performansları takımın nasıl bir şampiyona geçireceğini de büyük ölçüde etkileyecektir.

Hücum:
Almanya’nı yukarıda bahsedilen eski ekolünden farklılaşmasını sağlayan asıl etken hücumdaki yaratıcılık ve çeşitlilikti. 2010’da ilk dizilimde solda Podolski, sağda Müller, ortada Mesut ve onun önünde Klose’yle başlayan dizilim maç içerisinde dört oyuncunun da birbirleriyle pozisyon değiştiği ve uyum içerisinde hücum ettikleri bir görünüm sunmuştu. Bu şampiyona da bu durum yeni oyuncularla daha da zengin bir hale geldi. Kadroda kendine yer bulan Götze, Reus ve Schürrle de bu dinamik yaratıcılığa yabancılık çekmeden katkı koyabilecek isimler. Bu yönüyle Almanya yedek kulübesi en güçlü takımlardan bir tanesi ve bu da, turnuvanın ilerleyen bölümlerinde kendisini muhakkak gösterecektir.
Santrafor mevkiinde kimin oynayacağı aslında Almanya’nın oyun şablonunu ciddi anlamda etkileyecek bir karar. Bu sezon ‘leblebi gibi gol atan’ Mario Gomez oyun karakteri itibariyle durgun bir ceza sahası içi golcüsü. 2010’da o bölgede oynaya Klose ise pozisyon varyasyonlarında oldukça başarılı, hareketli bir ileri uç oyuncusu. Klose, bu takımın benimsediği oyun stratejisine daha uygun olmasına rağmen, gerek yaşı itibariyle gerekse Gomez’in bu sezon Bayern’deki çıkışı sebebiyle yedek başlayabilir. Bu durumda ben Almanya’nın hücumda bocalayabileceğini düşünüyorum.
Turnuvanın en küçük yaş ortalamasına sahip takımı olan Almanya, aynı zamanda turnuvanın en büyük favorisi. B grubunda Hollanda, Portekiz ve Danimarka ile oynayacak olan die Mannschaft, büyük ihtimalle bu grubu kayıpsız tamamlar. Hollanda ile aralarındaki tarihi rekabeti de göz önünde bulundurarak işi kolay olmayan Almanya, zorlansa da puan kaybetmez diye düşünüyorum. Grup aşamasından sonra Almanya’yı İspanya haricinde zorlayacak bir takımın olması da zor gözüküyor.


[1] Alm. Çok kültürlülük

Hiç yorum yok: