11 Haz 2012

Fabian Stratejisi


Fabian Stratejisi

Fransa ile İngiltere arasında on dördüncü ve on beşinci yüzyıllarda yaşanan savaşlar günümüzde “Yüz Yıl Savaşları” olarak anılıyor. İngiltere Fransa topraklarına girdiğinde “Breton Şövalyesi” Bertrand du Guesclin, eski Roma kumandanı Fabius Maximus tarafından bulunan “Fabian Stratejisi”ni kullanarak savaşların gidişatını Fransa lehine çevirmiştir. Kısaca, kendinden güçlü bir ordu karşısında geri çekilip onların yapacakları her hatayı değerlendirmeye dayanan bu strateji savaşlarının kazanılmasında önemli rol oynamıştır.
“Yüz Yıl Savaşları” kadar uzun gibi gelen bu akşam ki 90 dakikada ise Fabian Stratejisini uygulayan taraf değişti. İngiltere tarihinin en beklentisiz turnuvasına Fransa’dan bir puan alarak başladı. Milner, Young, Walcott, Chamberlain, gibi kanat adamlarına rağmen, bir türlü uygun forveti bulamayan İngiltere, orta saha kalitesinin düşük olmasının da etkisiyle, oyunu geride kabul etti. Bu Terry-Lescott ikilisini geniş alanda yakalanmayarak, rahat bir oyun çıkarmalarına neden oldu. Beklenen hataların ilkinde Milner yanlış adım atınca Torres vari bir gol kaçırdı. İkinci hatada ise Lescott tipik İngiliz gollerinden birini ağlara gönderdi. Ancak kadro ve teknik adam yetersizliğinin yanına Hart’ın kapattığı köşeden yediği gol eklenince skoru koruyamayarak bir puana razı oldular.
Manş Denizinin öteki tarafı ise maçın gerçek aktörüydü. Yenilenmiş kadrosu ve şık formasıyla turnuvaya şaşalı bir giriş yapmak isteyen Fransızlar beklediklerini bulamadılar. Maç boyunca tempoyu yükseltemediler. Turnuvadaki güçlü takımların takıntısı haline gelmiş Barcelona’nın “tiki-taka”sını oynama çabasının Fransızları da bozduğunu gördük. Ribery, Benzema gibi dikine, tempolu oynayan adamlar sahada kayboldu. Görünüşte İngiltere karşısında alınan bir puan iyi gözükse bile, aradaki kalite farkına bakarak Fransa için maçın bir hayal kırıklığı olduğunu söyleyebiliriz.
Gerek turnuvanın ilk maçı olması gerekse rakibin İngiltere olması tempo düşüklüğü için bir sebep olabilir. Ancak Fransa’nın çok daha ciddi sorunları var. Lloris, Benzema ve Ribery abartıldıkları kadar mükemmel futbolcular değiller. Her ne kadar ikinci yarı iyi oynasa da Diarra gibi düz bir oyuncunun bu takımda oynaması garip. Defans dörtlüsünün kalitesi eski Fransa savunmasını mumla aratır nitelikte, en iyisi Evra bile-günümüz klişesi-arkası dönük adama faul yapabiliyor. Kanatlar iyi kullanılıyor ama gelen ortaları değerlendirecek bir adam hala bulunamadı. Bütün bunlardan daha önemlisi ise takımın hala bir lideri yok; Nasri oyuna ağırlığını koyamıyor; Ribery’nin ise takımı yönetecek kapasitesi yok. Hala yeni Zidane’larını arıyorlar.
Sonuç olarak bugünkü maç için ise söylenecek pek fazla bir şey yok. Şampiyonanın şimdiye kadarki en sıkıcı maçıydı. Tribünlerdeki bu kadının ise ne yapmaya çalıştığını anlayamadık. İki takımın izleyenlere yaşattıklarını canlandırmış olabilir…

Hiç yorum yok: