Tribünden başlayarak şöyle bir yorum yapayım: Portekiz'in baş kahramanları her ne kadar yetmese de Coentrao ve Ronaldo'ydu; ve neden bilmem ama bunun nedeni de bence Portekiz'in altın çocuğunun tribünde olmasıydı. Mourinho'nun tribünde değil de her zaman ki yerinde kulübede olmasını çok isterdim. Portekiz'i bir de öyle seyretmek sanırım son senelerdeki en büyük hayalim. Çünkü kim takımın başına gelse bu takımı beklentilerin altında oynatmayı bırakın yerin dibinde yönetiyor. Her turnuvaya büyük beklentilerle gelip daha ilk maçtan tamam yine olmayacak bu iş dedirtmek çok anormal olmasına rağmen artık kabullenilmiş bir durum haline geldi. Bu yüzden maç içinde en çok taktik değişiklikleri değil, hakem kararlarını değil Mourinho olsaydı maç böyle devam ederken nasıl davranır nasıl değişiklikler yapar bunun muhasebesini yaptım kendi içimde.
Zaten eğer böyle bir iç muhasebesiyle uğraşmasaydım, "bu kadar eziyet yeter hadi artık biraz heyecanlanın" gibi bir lütuf olan uzatma dakikalarına kadar televizyonla bakışarak arkadaş olabilirdik. Her ne kadar bir şeyler yapmaya çalışsalar da uzatma dakikaları hariç Portekizli oyuncuların yaptıkları , final sınavında boş kağıt vermemek için yapılan karalamalar kadar oldu. Hatta bir ara Ronaldo o kadar sıkılmış olmalı ki maçın en iyi hareketini savunmadan röveşata ile topu uzaklaştırmaya çalışarak yapmayı denedi. Coentrao' ya dip not düşerek " Aldırma deli gönül, giden gitsin, sen şarkılar söyle içinden, boşver" şarkısını atfetmeyi de boynumun borcu bilirim.
Bu kadar çok olumsuz söz söylenir mi sadece bir maç için denebilir ama şunu da söylersek çok daha açıklayıcı olacaktır: Seremoni de en çok dikkatimi çeken şey Portekizli oyuncuların daha çok podyumdaymış gibi olmalarıydı. Tamam saçı başı dağıtın da gelin demiyorum, tamam çok yakışıklı çocuklarsınız hepinizin stilistlere yatıracak istemediği kadar parası da var, o da çok güzel... De biraz da maça odaklansanız neler neler olacak. Böyle gelmiş böyle gider mi bilinmez ama bu oyunla nereye kadar gideceği çok da meçhul değil sanırım. Ve son olarak, oyuncuların stilistleri onları bu kadar iyi anlayabiliyorsa, yine şunu söylemeliyim ki tutun kulağından bir kaçını kulübeye oturtun da teknik direktör ne zaman ne söyleyeceğini daha iyi kavrasın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder