25 Oca 2012

Konya'dan İzmir'e Küme Düşme Hattı



Şike, teşvik primi, Türkiye Futbol Federasyonu, Kulüpler Birliği Vakfı, UEFA, 58. Madde, küme düşme, puan silme, İstinye, marka değeri, yayıncı kuruluş, yayın geliri… 3 Temmuz’dan beri ülke futbolundaki süregelen karmaşa, cümle içerisinde sadece bu kelime öbekleri kullanılarak tartışılıyor. Hukuki boyut, masumiyet karinesi ve iddianame de bunlara eklenebilir. Bunları burada ana akım medyada tartışılageldiği biçimde ele almak ilkin, kendimizi konumladığımız yere aykırı olur; ikincil olarak, mevcut tartışmalara fayda getirmez.

Sürecin zarar verdiği pek çok kurum, şahıs ve yapı var. Benim naçizane değinmek istediklerim sürecin pek konuşulmayan tarafları: Bucaspor, Kasımpaşa ve Konyaspor.

Bucaspor, geçen sene ilk defa yükseldiği Süper Lig’den hazin bir hikâyeyle Birinci Lig’e düştü. Oysa ilk çıktıklarında İzmir’in büyüklerinden uzakta kalmış mütevazı görünüşleriyle birçok sempatizan toplamışlardı. Sonraları Bülent Uygun hamlesiyle bu sempati azalsa da, onun kaçışıyla düştükleri mağduriyet tekrar eski ‘yazık’lıklarına dönmelerine vesile oldu. Geçen seneki transferleri de bu topraklarda olağan karşılanan bir şekilde plansız maliyetle yapılmıştı. Küme düşmelerinin ardından düşen gelirlerinin yarattığı dengesizliğin yol açtığı borçlanmaları dolayısıyla hâlihazırda transfer yasakları var ve ellerindeki oyuncuları kaybetmeye devam ediyorlar. Şu anda Birinci Lig’de sekizinci sıradalar.

Kasımpaşa, yer tuttuğu siyasi yapı dolayısıyla bu süreçlerin mali sorunlarından pek etkilenmeyen bir kulüp. O sebeple bu gruptan bir parça ayrı tutmak gerekir. Hâlihazırda Birinci Lig’de ikinci ve muhtemelen sezon sonunda en üst kümeye olağan yollardan çıkacaktır.

Ve geçen senenin küme mağluplarından en garip durumda olanı: Konyaspor. Kulüp, 2008 yılında küme düşmesinin ardından sözleşmesini tek taraflı feshettiği Milos Mihajlov’a olan 450.000 Euro borcu sebebiyle geçen sezon sonunda iki seneliğine transfer yasağı aldı. Harap haldeki mali yapılarına küme düşmeleri de eklenince bu parayı ödeyip yasağı kaldırma fırsatları olamadı. Sezon başından beri yarım yamalak maaş alarak oynayan geçen sezon artığı birkaç emektar ve kendini gösterme gayretinde genç takım oyuncularıyla Birinci Lig’de bir direniş halindeler. Şu anda Birinci Lig’de yedinci sıradalar.

Bucaspor ve Konyaspor muhtemelen zaruretten Birinci Lig’in en genç kadroya sahip iki kulübü. (Bucaspor’un 21.6, Konyaspor’un 23.7 yaş ortalaması var.) Buna rağmen ligin orta sıralarında, fena bir halde değiller. Mevcut durumları bir başka yazıda güzellenecektir; ancak burada asıl değinmek istediğim nokta, bu kulüplerin süreç dolayısıyla mağduriyetleri: Maliyet ve nam mağduriyetleri, asıl önemlisi taraftarın mağduriyeti.



Son dönemde yoğunlaşan 58. Madde tartışmalarında, kritik TFF-Kulüpler Birliği görüşmelerinde; şaibeli olduğuna karar verilebilecek bir ligden düşen hiçbir kulübün adı geçmiyor. TFF Disiplin Talimatı 58. Madde’nin mevcut yapısıyla verilecek bir küme düşme kararında; muhtemelen Bucaspor, Kasımpaşa ve Konyaspor’un Süper Lig’de oynama hakları iade edilecektir.  Ama bu kulüpler alt kümeye düşmüş oldukları için Kulüpler Birliği üyeliklerini kaybettiler, dolayısıyla söz konusu görüşmelere müdahil olamıyorlar. Şike halinde taraflar küme mi düşürülsün yoksa tarafların puanları mı silinsin tartışmalarında sanık durumundaki kulüplerin dahi söz söyleme hakları varken, olası mağdurlar ses çıkaracak mecralardan yoksunlar. Böyle bir durumdayken, davayla muhtemel ilgili tarafların ya hepsinin Federasyon’un yürüttüğü fikir alma sürecinden ihracı ya da hepsinin bu sürece ithali gerekir.

Eğer beklenen karar çıkar da Bucaspor, Kasımpaşa ve Konyaspor haksız yere küme düşmüş duruma gelirlerse, bu kulüplerin -yukarıda genişçe bahsedilen- küme düşmeden dolayı yaşadıkları mali zararları tazmin, zarar gören itibarları iade edilebilecek mi?



Ne şekilde olursa olsun, sonuçta bu süreç hukuken rayına oturtulacaktır. Lakin işin bir de en acı tarafı olan taraftar mağduriyeti kısmı var. Beklenen karar çıkması halinde; güzellemesi bol olan sanayileşen futbolumuz yayın geliri diye sızlanırken, Beyoğlu Balık Pazarında dükkânının duvarına senelik astığı Konyaspor kadrosu posterlerine utancından bir yenisini ekleyemeyen ve ahaliye madara olan bir esnafın değer verdiği itibarı iade ve tazmin edilebilecek mi?

Neticede, benim naçizane görüşüm: bu süreçlerde futbola dair hukuken verilecek her karar ‘vicdanen’ yok hükmündedir.

Not: Yazıyı yayınladıktan kısa bir süre sonra çıkan haberi de ekleyelim: Konyaspor'dan TFF'ye İhtar

Hiç yorum yok: