22 Oca 2012

Kale düşerse, kent de düşer..!




Futbolun bugüne kadar eklemlenemediği sayılı sektörlerden birisi de sinema sektörüdür. Gerek Türkiye sinemasında, gerek dünya sinemasında futbolu beyaz perdeye çok iyi biçimde yansıtan filmler sayılıdır. Türkiye'de Kemal Sunal'ın başrolünü oynadığı "Gol Kralı" filmiyle, İlyas Salman'ın başrolünü oynadığı "Ya Ya Ya Şa Şa Şa" filmi 12 Eylül askeri darbesinden sonra apolitikleşmek zorunda kalan yönetmenlerin vakit geçirmek için çektiği iki filmdir. Bu iki yapıtın ortak özelliği futbolu ve futbolculuğu başarısız bir biçimde beyaz perdeye aktarmalarıydı.

Bu topraklarda çekilmiş benim izlediğim futbol temalı en iyi film Serdar Akar'ın "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" filmidir. Hem oyuncularının hem de senarist ve yönetmenin kaliteli olması ve futbolu seviyor olması bu filmin başarısındaki en önemli etkenlerdendi. "Hayat futbola fena halde benzer" sloganıyla da birçok futbolseverin kalbinde ve hafızasında yer eden filmin üzerinden 11 yıl geçtikten sonra, yönetmen koltuğuna oturan Volga Sorgu 2011 yılında "Kaledeki Yalnızlık" isimli filmini biz futbolseverler için çekti. Bugüne kadar oyuncu olarak tanınan Volga Sorgu ilk filminde 'amatör' bir kaleci olan Nurettin'in hayat hikayesini konu aldı. Dar Alanda Kısa Paslaşmalar filminde "kaleci Suat" rolüne hayat veren "Erkan Can", bu sefer de amatör bir futbol kulübünün başkanı olarak beyaz perdede kendisine yer bulmuş. Kalecilerin dramını başarılı bir şekilde anlatan filmde "Ümit Karan" isminin ve "şike" kelimesinin beraber görüldüğü sahneler de bir hayli manidar olmuş. Filmin yapımcılığını da üstlenen "Mazlum Çimen", filmdeki müzikleri oğlu "Saki Çimen"le birlikte hazırlamış. Sinema eleştirmenlerinin başarısız bulabileceği bu film futbolseverlerin 90 dakika boyunca sıkılmadan izleyeceği güzel bir yapıt olmuş.


Hiç yorum yok: