Her dönem futbolda yükselen orta sıra ülkeleri olur. Türkiye de bunlardan birisiydi ve ne yazık ki Türkiye'nin dönemi geçti. Fakat, bir de orta sıra ülkelerinden olup, üst sıra ülkeleri gibi karakter gösteren ülkeler vardır. Hırvatistan örneği bu noktada büyük önem taşır.1991 yılında bağımsızlığını ilan etmiş olan Hırvatlar, FIFA'ya dahil oldukları günden beri, bir fire dışında Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası'na katılma başarısını gösterdiler.
Türkiye ile Hırvatistan'ın yolu bugüne kadar 6 kez kesişti. İlk kesişme Hırvatistan'ın ve Türkiye'nin ilk kez Avrupa Şampiyonası'nda yer aldıkları turnuva olan EURO 96'da gerçekleşti. Hırvatistan maçı 1-0 kazandı ve Türkiye elendi, Alpay Özalan fair-play ödülü kazandı vs... İkinci ve üçüncü karşılaşmalar özel maçlar dolayısıyla gerçekleşti ve berabere tamamlandı. Dördüncü karşılaşma EURO 2008'de muhteşem geri dönüşlerin üçüncüsü olan çeyrek final maçındaydı. Beşinci ve Altıncı karşılaşmalar ise 0-3 ve 0-0 sonuçlanan ve Hırvatistan'ı EURO 2012'ye dahil eden play-off karşılaşmalarıydı. 1996 yılından bugüne Hırvatistan üç tane Dünya Kupası'nda, dört tane de Avrupa Şampiyonası'nda yer aldı. Türkiye ise bir Dünya Kupası ve üç Avrupa Şampiyonası'nda yer alabildi. Başarı kriterini, sadece en yükseğe çıkmak olarak ele alırsak; Avrupa Şampiyonalarında yarı final göremeyen Hırvatistan'a göre Türkiye daha başarılı. Dünya Kupalarında ise her iki ülke takımının üçüncülükleri mevcut. Ancak dönemlik başarılardansa her dönem başarıya aday bir milli takıma sahip olmak bana daha cazip geliyor. Tıpkı Hırvatların milli takımı gibi...
Ben bunları yazarken Çek Cumhuriyeti Türkiye karşısında 2-0 önde... Puan değeri olmayan bir maç oynanıyor Manisa'da... Aklıma hemen 2002 yılında İtalya ile oynadığımız ve 1-1 berabere biten özel maçta Emre Belözoğlu'nun attığı gol sonrasında yaşadığım sevinç geliyor... Hani şu Tuncay Şanlı'nın bir gün öncesinde Ümit milli takım ile İtalya'ya iki gol atıp ilk a milli deneyimini yaşadığı karşılaşma...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder