21 Eyl 2012

Seyircisiz Futbol Olmaz!

     Futbol dünya çapında en çok ilgi gören, milyonları kendisine tutkuyla bağlayan ve diğer spor dalları içerisinde en büyük ekonomiye sahip olan bir alan. İzleyenler açısından gösteriden öte; taraf olma ve kazanma, önde gelme duygularının tatminini sağlayan bir dünya spor dünyası. İzleyenler spor müsabakalarını yerinde veya televizyon vasıtasıyla izleyebilmek için belirli ücretler öderler. Gösteriyi sunanlarsa bunun karşılığında, hayatlarını kazandıkları işlerini  en iyi şekilde yapmaya gayret gösterirler. İktisadın temeli arz ve talep ilişkisi futbol endüstrisini de ayakta tutan en önemli faktördür.
 
     Geçtiğimiz gün Beşiktaş'a 1 maç seyircisiz oynama cezası verildi. Kendini bilmez bir taraftarın sahadaki rakip takım direktörünün kafasını yarması sonucunda bu ceza gerçekleşti. Konu Beşiktaş, Leeds United, Lazio konusu değil; konu ilk elde endüstriyel futbolun çarkının arz-talep ilişkisiyle döndüğünü kabul etmemizle beraber bu sporun ancak seyirciyle zevkli olduğu gerçeğidir. Kulüplere verilen seyircisiz oynama cezalarının artık savunulacak geçerli ve mantıklı bir yanı kalmamıştır. Bir ya da bir kaç kişinin yaptığı bu hatalar sene başından binlerce TL vererek kombine bilet alan kişilerin haklarının yenmesine sebep olmakla beraber yaşanan kötü olaylara herhangi bir çözüm üretememektedir. Dinleyicisiz bir konser nasıl olmazsa, izleyicisiz bir tiyatro nasıl sahnelenemezse, seyircisiz bir futbol karşılaşmasının oynanması da o kadar manasız ve tatsız olacaktır.
   
    Alternatif çözümler neler olabilir diye çok düşünüldü ve geçtiğimiz yıl kadın ve çocukların ücretsiz maç izleyebilmesi olanağı sağlandı; ancak özünde  iyi niyetli bir proje olsa da yukarıda saydığım nedenlerden ötürü yetersiz bir çözüm olduğu kısa zamanda ortaya çıktı. Seyircisiz oynama cezasını tamamen kaldırıp daha farklı projeleri hayata geçirmenin tam da sırası bana göre. Örneğin; kulübün ceza aldığı maçta toplanan hasılatın bir bölümünü veya tamamını alıp hasılatı kimsesiz çocuklar derneğine veya Lösev gibi bir derneğe bağışlamak bu projelerden sadece bir tanesi. Bir diğeri, maçı seyircili fakat başka bir il, başka bir stadyumda oynatmak. Örneğin depremdeki yaralarını hala saramamış olan Van'da bir lig maçı oynatılarak şehir ve bölge ekonomisine ufak da olsa bir katkı yapılırken aynı zamanda oradaki güzel insanların yüzünde de bir parça gülümsemeye vesile olunmuş olur.

    Bu projelerin sayısı bu konu üzerine kafa patlattıkça artacaktır önemli olan bir yerden başlayabilmek. Bu çalışmalar doğrultusunda hükümetten de destek istenirse Türkiye'nin dört bir yanına yeni stadyum ve spor tesisleri kazandırılır ve 2020 hedefi daha gerçekçi bir hal almış olur. Malum; suçu olmayan insanlara spor müsabakası izleme yasağı koyarak olimpiyatlara ev sahipliğine soyunmak, maddenin doğasına aykırı.

Hiç yorum yok: