Ipswich Kasabı Terry Butcher, aranmayan kan bulundu. |
Turnuva geldi geçti,
İtalya'nın finale dek takdire şayan futbolu, Pirlo, Cassano bir
tarafta, Barcelona rüzgarını futbol ayazına çeviren İspanya'nın sıkıcı şampiyonluğu diğer tarafta...Almanya'nın tüm dünyada "kupayı
almadan gitmezler" yorumlarına verdiği tokat niteliğinde
cevap, Portekiz'in Pauleta, Nuno Gomes, Postiga ve "feda"kar
Almeidalı hücum edememe hattı geleneği...Hepimiz bir yerlerde
yanıldık, Hollanda ile yıkıldık. Kalecilik gönlümüzde ayrı
yer tutar dedik, Neuer'i, Casillas'ı, Hart'ı, Buffon'u bağrımıza
bastık, avunduk.
Şaşırtmayan bir ekip
vardı, çok içerlemedik ama kızdık, İngiltere. Oscar Wilde bu
günleri görseydi, acı, nefret, sevgi, ihanet dolu bir yeni "De
Profundis" yazmazdı, üçkağıtçı yeni sevgilisinin peşinden
Wimbledon'a giderdi herhalde. Lakin futbola endekslenince, milli
duyarlılık denilen nane de bünyede sıfırın altında olunca,
uluslararası alanda tuttuğum takımın şu hali bana bu yazıyı
yazdırıyor.
Blogda da belirtmiştim,
turnuvaya abartılmış bir beklenti yaratılmadan dahil olmuş
İngiltere. Ama böyle çıkarımlar doğruyu ne kadar yansıtır,
emin olamayız. Başarıya ilişkin sükunet, başarısızlık
ihtimalini önceden sindirmek midir hakikaten? Hangi maçtı unuttum,
penaltı atışı sırasında bir hooliganımız donunu da bunun
rahatlığıyla mı sıyırdı, rakip görsün de penaltıyı
atamasın diye? Dolayısıyla soyut şeyler bunlar, klavye başında
ahkam kesen abilerin beynine doldurttuğu anket sayfaları... Biz de
onlardan alıp yayıyoruz, "Rooney olmasa AKP'ye oy verir
miydiniz? sorusuna evet yüzde 83 çıkmış abi..."
Kafam karışır.
Rooney demişken kendisi
gerçekten tek gündemdi herhalde. TRT spikerlerinin "Cüneyt
Çakır" esanslı gurur yalayışlarından sonra en çok bu
mevzuya sıkıldım. Rooney topu topu iki maçta oynamadı ama,
toplamda bir 45 dakika abimizin sarı yumru suratını izletti bize
"yayıncı kuruluş". Zaten dev ekranda taraftar ya da
futbolcu kendini gördüğü anda kesme sadizminden de büyük zevk
aldılar, orgazma gel sen. Welbeck, Carroll gol atınca daya
Rooney'i, İngiltere gol yiyince bas Rooney'i...Sonraki iki maçta da
gördük kendisini diyeceğim, kızacaklar. Kendisini sevmediğimiz
zannedilmesin.
Benim ola ki çeyrek
final ve üstüne çıkabilecek kadar kalırlarsa yıldız adaylarım
belliydi, Hart, Parker, Welbeck...Sen niye Gerrard'ı da dahil
etmezsin ki listeye? Af buyurun. Bu dört arkadaştan ikisi bir
sonraki turnuvada olmayacaklar. Terry de olmaz. Defoe'ye de ihtiyaç
olmadı çok şükür, o da gider. İki sene sonraya kadroda
Chamberlain ve Walcott devam, bir çeyrek final daha görürüz.
Defansın göbeğine de bir yeni Terry Butcher lazım ki, sormayın
gitsin. Maç katlolacaksa en azından bünyeler kan görsün.
Şaka tabi.
İngiltere yeter ki, "Why
does it always rain on me?" sorusuna kafa patlatmak yerine yeni
ve yağmuru takmayan bir soru koysun. Yağacak abi o yağmur, kaçış
yok. Bizi İspanya belasından kurtaracak ekip değiller her şartta.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder