24 Şub 2012

Sezar'ın Düşler Tiyatrosu


1998'de Fransa'da düzenlenen Dünya Kupası finali sözkonusu olduğunda hatırlanan tek şey, Fransa'nın Brezilya'yı üç golle mağlup etmesi değildir kimileri için. Aradan bunca sene geçmesine rağmen unutulmayan durum, aynı 2006'daki kupa finalinde Zidane'ın Materazzi'ye kafasının maçın önüne geçmesi gibi, Ronaldo'nun havale geçirmesine rağmen, maçtan 72 dakika önce takım listesine dahil edilişi idi. Zira Nike, Adidas'a karşı oynadığı finalde en büyük reklam yüzünün ekranlara yansımasında diretmişti. Havale'nin wikipedia'dan alınma tanımı şöyle:
"Havale: Çeşitli sebeplere bağlı olarak ortaya çıkan, birdenbire başlayan ve birkaç saniyeden 1-2 dakikaya kadar sürebilen, şuur kaybı, nefes alamama, kasılma ve çırpınmalarla seyreden durum."1
Alıntıyı yaparken bile ürperdiğim bu durum, Ronaldo'nun sesini dahi çıkaramadan maçta oynamasına engel gözükmemişti demek ki sponsor için. Dolayısıyla insan hayatı ile ilgili en ufak kaygıları olmadığını düşündüğümüz "kar amacı güden kuruluş"ların bizim oyunumuza katkıları, veballerini gün gelecek örtemez hale gelecek, temenni ediyorum.
Güdüsü aynı, pazarladığı ürün bu kez doğrudan insan olan bir başka kurumlar futbolda türedi ki, onlara duyduğum tiksinti, yukarıda değindiğim durumdan pek de farklı değil. Beşiktaş'ın "Türk futbolunun menfaati için" bir günde eskiyen başkanı Yıldırım Demirören vasıtasıyla sıkça adını duyduğumuz Jorge Mendes'in futbolcu menajerliği ajansından (Gestifute) söz ediyorum. (Şike soruşturmalarının ünlü -yazıldığı gibi mi okunuyor anlamadığım- tapelerinden de biraz aşina olduğumuz yerli Sedat Peker bağlantılı ajansı ayrıca not edelim.) Jorge Mendes isimli zat hayatımıza girmeden önce oyuncu tacirliğinin adeta bir takımı alıp baştan yaratacak kadar kudretinin olduğunun farkında değildik. Meğer "aranan kan" set halinde, teknik direktör bedava, takıma sunulabilirmiş de, haberimiz yokmuş. (Beşiktaşlı olduğum buraya gelene dek çoktan anlaşılmıştır da, "bizim" takımda Mendes Efendi'ye bağlı futbolcuları şöyle sıralayalım: Quaresma, Fernandes, Almeida, Simao, Sidnei, Julio Alves, Bebe) Beşiktaş'ın sahaya sürebileceği yabancı oyuncu kontenjanından bir fazla Gestifuteli, bir takımdan diğerine taşına taşına Mendes' in cebi için inanılmaz bir değer yaratmıyor mu? Yürümekte zorlanan bir Simao, fazla kilolarından muzdarip olunan bir Sidnei, bitiriciliği kardeşiminkinden biraz daha fazla Almeida, yolla Beşiktaş'a. Tekrar satışında kar edebilme ihtimali yüksek Quaresma ile Fernandes'i ikna et bu duruma. Oyuncuların imaj hakları sende kalsın, idmana gecikmemeleri için ise elinden geleni yapacağının sözünü ver Başkan'a, bu kadar kolay.
Detaylarına inildikçe bataklığı daha iyi kavranabilecek olan bir ilişkiler yumağından söz ediyorum. Futbolun üzerinde Siyaset'in kılıcı, sponsorun baskısı, tüccarın yatırımları sallandıkça seyir zevkiymiş, trivelaymış pek de önemli gelmiyor artık bana. Dün Gestifuteli Lima'nın golüne rağmen elediğimiz Braga'da 4, iki hafta sonra karşılaşacağımız Atletico Madrid'de 3, Beşiktaş'ta 7 tane, biraz da Mendes abinin cebi için oynayan futbolcu var. Ronaldo (R9) biter, Nike kalır; Ronaldo (CR7)2 biter, Mendes kalır. Farklı renklerin dostluktan daha yakın mücadelesine hoş bulduk.
2Mendes Efendi aynı zamanda Cristiano Ronaldo'nun da menajeridir.
-Gestifute hakkında daha ayrıntılı bir değerlendirme için: http://noatsamisa.blogspot.com/2011/06/jorge-mendes-bataklg.html

Hiç yorum yok: