Herkesin futbolu sevmek için nedeni var mıdır? Ya da futbolu sevmek için nedene gerek var mıdır?
Bu soruların cevapları herkes için farklıdır ama benim için bir sebep var ki gerçekten futbolla olan ilişkimi en tutkulu döneme taşımıştır.
Belki çoğu insan için yaşayan efsane(ki bu tamlamaya da sinir olmuşumdur) denildiğinde akla ilk gelen isim değildir ancak benim için önemi büyüktür Ruud Van NİSTELROOY'un.
Nistelrooy'la tanışmam onun Manchester United zamanına denk gelir.Nistelrooy PSV'den gelmiştir ve United ile beraber ligde fırtınalar estirmektedir.
Hani ilk izlediğim maçını hatırlıyorum da yüzümdeki aptallık ve mutluluk, sevdiğim kızın benden önce davranarak bana açıldığı anda hissettiklerimle eşdeğerdi.Seyrederken Nistelrooy'u, farkediyorsunuzki, klasik futbolcu görüntüsünün altında inanılmaz bir futbol ve pozisyon bilgisi var ve -genel de Türk futbolunun kanayan yarası olan-son vuruşlardaki inanılmaz becerisi sizi etkilemeye yetiyor. Bu becerinin yanında O'nun Manchester taraftarıyla bütünleşmesi mükemmeldir, hep istemişimdir Nistelrooy'un golü sonrası tüm taraftarlarla beraber "Ruud Ruud Ruud" diye bağırabilmek...Çocukluk heyecanıyla aldığım ilk forma da tabiki Nistelrooy'un 10 numaralı forması olmuştur.Zaten hayali gerçekleştiremesemde hala kulaklarımda o uğultu: "Ruud Ruud Ruud"...
Ayrıca söylemem gerekir ki herhangi bir futbol oyununda Manchester United'ı ve daha sonra da Real Madrid'i seçme sebebimdir Ruud Van NİSTELROOY, hani ona gol attırabilmek için çok emeğini yemişimdir Ryan Giggs veya David Beckham'ın :) Ama atıyor adam ...
Beni bu yazıyı yazmaya iten de aslında bir korku sebebidir, yani söylemek istediğim çocukluğumuzda bizi hayallere götüren çoğu futbolcu birer birer bırakıyor futbolu ve (kesinlikle kabul etmesem de) artık Ruud Van Nistelrooy'un da zamanının dolduğunu düşünenler hiç de az değil.O bıraktığında yazacak şeyler çok olacaktır belki ama ben O'nun bırakmasını istemeyerek ve bundan korkarak yazıyorum bu satırları...
Peki bunca sözden sonra biraz da performasnından bahsetsem uygun olacaktır galiba.Her futbolcu gibi Flying Dutchman'in* de bir futbolculuk serüveni vardır, bir göz atalım; asıl ismi ; Rutgerus Johannes Martinus van Nistelrooij'dur 1 Temmuz 1976 günü(evet ne yazık ki 35 yaşında) Hollanda'nın Oss şehrinde dünyaya geldi.Futbola FC Den Bosch takımının 19 yaşaltı takımında başladı daha sonra FC Den Bosch'un A takımında 4 sezon geçirdi ve çıktığı 69 maçta 17 gol attı FC Den Bosch formasıyla bu performansı sonrası Heerenveen'e 2 milyon dolara transfer oldu.Heerenveen macerası yalnızca 1 sezon(31 maç 13 gol) sürecek ve PSV tarafından keşfedilecekti.İşte asıl patlamayı PSV'de 67 maçta 62 gol ile yaptı, daha doğrusu tam patlamayı yaptığı sırada ayağını kırdı ve o sıralarda Sir Alex Ferguson'un transfer listesindeydi ancak ayağının kırılması onu hem Manchester'ın transfer listesinden çıkardı hem de 9 ay sahalardan uzak tuttu. Ancak o 9 ay sonrası çıktığı ilk PSV maçında 2 gol birden atınca yeniden Ferguson'un transfer listesine girdi ve sezon sonunda Ruud 19 milyon pounda Kırmızı Şeytanların yeni üyesi oldu. 2001-2005 arası United'da 150 maçta 95 gol atarak müthiş bir performans göstedi.Ruud 2002-2003 sezonunda Premier League gol kralı oldu.Ardından 2006 yılında Manchester United'tan Los Galacticos'a yani Real Madrid'e 15 milyon euro karşılığında transfer oldu ve 4 yıl bu takım için ter döktü.Madrid'de 68 maçta 46 gol 11 asist yaparak ulaşılması güç rakamları yakaladı.2009-2010 sezonunda Hamburger SV ile sözleşme imzalayan Nistelrooy, ardından da bu sezon itibariyle yeniden İspanya'ya dönmüş ve Malaga forması ile taraftarlarını selamlamıştır.
Ayrıca Nistelrooy Premier League tarihinde 8 maç arka arkaya gol atma rekorunu kırmıştır ve Michael Laudrup, Jens Lehmann, Clarence Seedorf, Claude Makalele'nin ardından Avrupa'nın 6 büyük liginden 3'ünde şampiyonluğa ulaşan bir başka isim olmuştur.Ayrıca yine 3 farklı ligde gol kralı olmayı başaran ilk isimdir.
Premier lig'e dahil olduğu ilk sezonda 23 gol atarak, bu alanda bir rekora imza atıp, ilk sezonda en çok gol atan yabancı futbol olmuştur. Bu rekor 2007-2008 sezonunda Fernando Torres tarafından kırılarak bir gol daha ileri taşındı ve 24 oldu.
Milli takım formasıyla da çıktığı toplam 70 maçta 35 gole imza attı.
Daha sayılabilecek, yazılabilecek o kadar çok şey var ki ancak belli ki sığmayacak bu satırlara olsun yine de O'nu biraz olsun anlatabilmek güzel.Gol deyince aklımıza; bu işi onun kadar rahat yapabilen çok kişi gelmeyecektir buna eminim.Yaşı 35 olmasına rağmen hala yeşil sahalarda görmek istediğim ender isimlerden birisi, şimdiden üzülüyorum çünkü O da bir gün bırakacak futbolu, her güzel şey bitiyordu değil mi ? Pardon unutmuşum... Ruud Ruud Ruud...
*Flying Dutchman onun lakaplarından bir tanesi (Van Gol gibi), ve bu lakabı aldığı maç bir Fulham maçı, topu ortasahadan alıp attığı gol hafızalara kazınmıştır ki bence de kariyerinin en güzel golüdür. Paylaştığım videoda en güzel gollerinin derlemesi var ve videonun son golünde Flying Dutchman ortaya çıkıyor...
Şimdiden herşeyin için teşekkürler, Ruud Van NİSTELROOY...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder