İmalât-ı Harbiye günleri, İstanbul (1910-1920)
MKE Ankaragücü’nün kökleri
Zeytinburnu’daki, İmalât-ı Harbiye atelyesinde silah tamirati ve imalatı yapan
işçilere dayanır. Bu atelyelerde orduya silah üretimi yapıldığı için doğal
olarak istihdam yoğunluğundan söz etmek mümkündü. İşçi-futbolcular tek çatı
altında İstanbul Ligi’ne katılmaya karar verir. Şükrü Abbas Turan Sanatkarangücü’nün Agâh Orhan da Altınörs İdmanyurdu’nun başında yer alan İmalât-ı
Harbiye mektebinin son sınıf öğrencileridir. İki kulüp 31 Ağustos 1910
tarihinde tek çatı altında toplanır. Duygu Hatıpoğlu ve M. Berkay Aydın
Kurtuluş Savaşı günlerinde İstanbul’un işgali sırasında İmalât-ı Harbiye ve üç
İstanbul takımı arasındaki farkı şu şekilde anlatır:
“Üç
İstanbul takımı için genelde “zorlama” olarak çıkarılan Kurtuluş Savaşı’na
“moral katkılarına” ilişkin “efsanelere” karşılık, MKE Ankaragücü kulübünün
tarihi, doğrudan bu ulusal mücadele sürecinde şekillenmiştir. Bahsedilen
İstanbul takımlarının işgalci emperyalist güçlerin askerlerinden ve
görevlilerinden oluşan takımlarla “top oynayıp” sözde “destansı başarılar”
kazandıkları iddia edilir ve işgal kuvvetleri başkomutanlarının (General
Harrington) ellerinden alınan kupalara haddinden büyük anlamlar yüklenirken,
ileride Ankaragücü adını alacak olan İmalât-ı Harbiye futbol takımlarının bu efsanelerde
adı hiç geçmez. Bunun çok basit bir nedeni vardır: Altınörs İdmanyurdu ve Turan
Sanatkarangücü’nün futbolcuları işgalcilerle futbol oynamamıştır! Çünkü
İmalât-ı Harbiye takımlarının oyuncuları o sırada, İmalât-ı Harbiye işçilerinin
genel kitlesiyle beraber, işgalcilere karşı, başka toplarla oynanan, daha
başka, daha çok sert, kuralsız ve ölümcül bir oyuna katılmış bulunmaktadır.”
İmalât-ı Harbiye işgal
altındaki resmi başkente karşı fiili başkent konumu kazanmış olan Ankara’ya
taşınır ve İmalât-ı Harbiye Makine Kimya Endüstrisi’ne dönüşürken MKE
Ankaragücü’nün Ankaralılaşma süreci de başlar.
Ankara (1920-2013)
1920 yılında Altınörs
İdmanyurdu Anadolu Sanatkarangücü adını alarak Ankara’da yaşamına devam eder.
Turan Sanatkarangücü de 1922 yılından itibaren Ankara’da faaliyetlerine devam
eder. Kulüp günden güne kitleselleşmektedir. Fabrikanın kent hayatına
kattıkları bu kitleselleşmenin en önemli ayağını oluşturur. Fabrikada çalışan
işçiler genel olarak Cebeci, Abidinpaşa, Kale Mahallesi, Boşnak Mahallesi
(Sakarya Mahallesi)’nde ikamet eder. Talatpaşa ve Ulucanlar arasında yoğun
olarak yaşayan işçiler kulübün kitleselleşmesinde bir başka önemli etken olur.
31 Ağustos 1923 tarihinde Anadolu-Turan Sanatkarangücü adıyla bu
iki kulüp birleşir. 31 Ağustos 1933’te ise yapılan kongrede kulübün adı Ankaragücü Gençlik ve Spor Kulübü olarak
değiştirilir. Bu değişiklik kulüp için ne ilk ne de son değişiklik olacaktır.
Ancak, Ankaragücü’nün sarı-lacivert renkleri hiç, adı ise yasal zorunluluklar
dışında pek değişmeyecektir. Kulüp isminin Ankaragücü olarak belirlendiği bu
tarihi kongrede öne çıkan diğer isimler Çankaya Güneşi, Dikmen Yıldızı, Zafer,
Kurtuluş, İmalât-ı Harbiye Gücü’dür. Alaeddin Baydar*, İmalât-ı Harbiye Gücü’nü
“Ankara’nın Gücü” olarak değiştirmeyi önerir; Kerim Fil’in aklında ise “Anadolu
Gücü” vardır. Ankara’nın Anadolu’nun kalbi olarak görülmesi nedeniyle
“Ankara’nın Gücü” isminde herkes hemfikir olur, söyleyiş kolaylığı göz önüne
alınarak da kulübün adı Ankaragücü olarak konur.
Profesyonelleşme (Milli Lig Yılları)
Ankara’da ilk profesyonel
mahalli lig 1954 yılında kurulur. Ankaragücü, Hacettepe, Gençlerbirliği,
Güneşspor, Ankara Demirspor, Yolspor, Hilalspor ve Otoyıldırım kulüpleri 8
Temmuz 1954 tarihinde Futbol Federasyonu’na müraacat edip Ankara’da profesyonel
ligin kurulmasını talep ederler. Ankaragücü mahalli ligin ilk sezonunu ikinci
tamamladıktan sonra iki yıl üst üste şampiyon olur. 1958 yılında ise Milli Lig
kurulur. Türkiye 1. Futbol Ligi Ankaragücü’nün ve Ankara takımlarının kaderini belirleyecektir.
1958-59 sezonuna Ankara ve İzmir’den dörder, İstanbul’dan ise sekiz takımın
katılması kararlaştırılır. Futbolda İstanbul hegemonyası o günlerden başlar.
Futbol Federasyonu bir milli lig kurmuş olmasına rağmen bu ligde yapılacak
maçlardan elde edilecek geliri İstanbul’un üç kulübüne %60 oranında
paylaştırılmasına karar vermiştir.
Doğal olarak diğer kulüpler bu duruma tepki göstermiş; ancak hiçbir sonuç
alınamamıştır. 60’lar boyunca başarı kıstası olarak lig sıralamasını
aldığımızda Ankaragücü’nün en başarılı sezonu 1963-64 olacaktır. Ankaragücü bu
sezon ligi dördüncü sırada tamamlamıştır. Ankaragücü’ne 1967-68 sezonununda
İkinci Lig yolu gözüküyordu. Ankaragücü 1965-66 sezonunu 7., 1966-67 sezonunu
9. tamamlamış olmasına rağmen başarısız geçen bir sezonun ardından ilk kez bir
alt lige düşüyordu. Ankaragücü’ne 7.’lik ve 9.’luğu getiren sezonlarda kulübün
efsane isimlerinden Ertan Adatepe gol krallığında ilk sırada yer alıyordu.
Ankaragücü İkinci Lig’de fazla durmadı ve bir sonraki sezon tekrardan 1. Lig’e
yükseldi. Ayrıca bu sezon Ankaragücü tarihinde ilk kez Başbakanlık Kupası’nın
da sahibi oldu:
1968
Başbakanlık Kupası, 1968-69 Türkiye 2. Futbol Ligi şampiyonu Ankaragücü ile
1968-69 sezonu Türkiye Amatör Futbol Şampiyonası şampiyonu Sebat Gençlik
arasında oynanması gereken Başbakanlık Kupası'nın 9. sezonudur. 18 Haziran
1969'da, Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda oynanması planlanan maç Türkiye Futbol
Federasyonu'nu protesto eden Sebat Gençlik sahaya çıkmadığından dolayı
oynanamamış ve Ankaragücü hükmen 3-0 galip sayılmıştır. Böylece Ankaragücü ilk
kez bu kupada şampiyonluğa ulaşmıştır.
1969-70 sezonundan itibaren
kulübün adı MKE Ankaragücü olarak değiştirildi.
Kupa Beyi Ankara
O yılları ilk olarak Ziya
Adnan’ın ağzından betimlemek gerekirse:
“1970’li
yılların başları, Ankaragücü’nün altın yılları idi. Efsane kadrolardan birini
izliyorduk. Ali Osman’lı, Baskın’lı, Müjdat’lı, Erman’lı, Tahsin’li kadrosu ile
rakiplerine kök söktürürdü Ankara’nın sarı-lacivertlileri.“
70’li ve 80’li yıllara “Kupa Beyi”
olarak damgasını vuracak olan Ankaragücü 1971-72 sezonunda Türkiye Kupası’nı
ilk kez müzesine götürdü. Bu zorlu yolda Osmaniye Gençlik, Sarıyer ve
Beşiktaş’ı kupadan eleyerek adını finale yazdıran Ankaragücü’nün rakibi İzmir
temsilcisi Altay’dı. İzmir’deki maçı 1-0 kaybeden Ankaragücü Ankara’da oynanan
rövanş mücadelesine moralsiz ve avantajsız bir konumda çıkıyordu. Ligi o sezon
beşinci tamamlayan Ankaragücü’ne taraftarının inancı tamdı. Coşkun Süer’in iki,
savunma oyuncusu Müjdat Yalman’ın bir golüyle rakibini 3-0 mağlup eden
Ankaragücü Türkiye Kupası’nı Ankara’ya getiren ilk Ankara takımı oluyordu.
Sezon sonunda lig şampiyonu Galatasaray ile Cumhurbaşkanlığı Kupası için
mücadele eden Ankaragücü maçı 3-0 kaybediyor ve tarihinde ilk kez
Cumhurbaşkanlığı Kupası kazanma fırsatını kullanamıyordu.
1972-73 sezonunu dördüncü
tamamlayan Ankaragücü 70’lerin başında Türkiye futboluna damga vurmaya devam
ediyordu. “Ankara Canavarı” lakabı bu günlerde Ankaragücü için
kullanılmaktaydı. Bir önceki sezon kupayı kazanan takım Avrupa Kupa Galipleri Şampiyonası’na
katılmaya hak kazanmıştı. Leeds United ile eşleşen Ankaragücü ilk maçında
Ankara’da güçlü rakibine kök söktürüyor ancak 1-1’lik sonuca razı olmak zorunda
kalıyordu. İngiltere’de oynanan maçı 1-0 kazanan Leeds United Ankaragücü’nü
kupadan eleme başarısını gösteriyordu. Dönemin en başarılı İngiliz
takımlarından birisi olan Leeds United karşısında verilen bu mücadele
Ankaragücü’nün o dönemde ne denli iyi bir takım olduğunun da ispatı
niteliğindeydi. Kupa Beyi üst üste iki kez Türkiye Kupası’nı kazanmayı kendine
hedef koymuştu. Yarı finalde eşleştiği Fenerbahçe karşısında sekiz kişi kalan
takım İnönü Stadı’ndan 2-1 galip ayrılmayı başarıyordu. Finalde rakip
Galatasaray’dı. İstanbul’daki maçı 3-1 kaybeden Ankaragücü Ankara’da da
rakibini yenemiyor 1-1’lik beraberlikle sahadan ayrılarak iki kez üst üste bu
kupayı kazanma şansını yitiriyordu. 1973 Başbakanlık Kupası’nı ise aldığı
5-2’lik sonuçla Fenerbahçe’ye kaybediyordu.
1973-74 sezonunda da Avrupa
Kupa Galipleri Şampiyonası’na katılan Ankaragücü eşleştiği İskoç rakibi Glascow
Rangers’a Ankara’da 2-0, Glascow’da 4-0 mağlup olarak hayal kırıklığı
yaratıyordu.
Ankaragücü “asansör” takım oluyor
70’lerin ilk yıllarında fırtına
gibi esen Ankaragücü için karanlık günler başlıyordu. 1975-76 sezonunda küme
düşen sarı-lacivertliler bir sonraki sezon tekrardan 1. Lig’e yükseliyordu.
Ancak işler iyi gitmeyince tekrardan İkinci Lig yolları gözüktü.
80’ler ve 2. Kupa
1980-81 sezonunda İkinci Lig’de
mücadele eden Ankaragücü ligi ikinci sırada tamamlıyordu. Diğer taraftan
Türkiye Kupası’nda Düzce, Muhafızgücü, Konya, Ordu ve bir önceki yılın kupa
şampiyonu Altay’ı eleyerek çeyrek finalde Beşiktaş’la eşleşen Ankaragücü;
İstanbul’da 2-0 kaybedilen maçın rövanşında 2-0 galip gelerek maçı uzatmaya
götürüyordu. Uzatmada rakibini 3-0’la geçen sarı-lacivertlilerin yeni rakibi
Fenerbahçe oluyordu. İstanbul’da oynanan ilk maçı 1-0 kazanan Ankaragücü
Ankara’da 23,524 seyircinin izlediği maçta 0-0 berabere kalarak finale
yükseliyordu. Finaldeki rakip Boluspor’du. Ankara’daki ilk maç 2-1 galip
kapatılmıştı. 13 Mayıs 1981’de Bolu’da oynanan rövanş maçında kapalı tribünden
atılan konfetiler Ankaragücü taraftarının olduğu bölümü adeta beyaza boyamıştı.
Bolu’ya ilk araçlar vardığında konvoyun bir ucu hala Ankara’daydı. 0-0 biten
maçın ardından Türkiye Kupası bir kez daha Ankaragücü’nün müzesindeki yerini
alıyordu. Maç sonunda futbolcuların tellerin üzerinden tribüne atladığı
sahneler hafızalarda kendisine silinmeyecek bir yer ediniyordu.
1980-81 sezonu bittiğinde
Ankara’nın 1. Lig’de takımı bulunmuyordu. Aynı zamanda Türkiye’de ilk kez bir
İkinci Lig takımı Türkiye Kupası’nı kazanıyordu. Ankara Valisi Mustafa Gönül
durumu “yukarıya arz etti”. 80 Darbesi Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in talimatıyla
bir kanun çıkarıldı. Buna göre; Türkiye Kupası’nı kazanan takım hangi ligde
oynarsa oynasın 1. Lig’e çıkacaktı. Aynı şekilde 1. Lig’den düşen takım da 1.
Lig’de kalacaktı. 1981-82 sezonunda takım sayısı 16’dan 17’ye çıkarıldı ve
Ankaragücü Sakaryaspor’la beraber lige yükselen diğer takım oldu. Başka bir
değişle kimsenin hakkı yenmeden Ankaragücü 1. Lig’deki yerini aldı.
1980-81 sezonunda ligi şampiyon
tamamlayan Trabzonspor ile Devlet Başkanlığı Kupası için mücadele eden
Ankaragücü Ankara’da oynanan maçta 25,000 taraftarının önünde Bombacı Nazmi’nin
attığı golle kupanın sahibi oldu.
1981-82 yılını ligde 7.
tamamlayan ve Türkiye Kupası finalinde Galatasaray’la eşleşen Kupa Beyi
İstanbul’da 3-0 kaybettiği maçın rövanşını 2-1 almasına rağmen kupayı ikinci
kez Galatasaray’a kaybetti. Aynı sezon Kupa Galipleri Kupası’nda Sovyetler
Birliği temsilcisi Rostov ile eşleşen Ankaragücü deplasmanda 3-0, Ankara’da 2-0
yenilerek ilk turda elendi. 1982-83 sezonunda ligde altıncı olan Ankaragücü’nün
80’lerdeki efsane kadrosunda “Halil İbo, Maradona Sadık, Hrubeş Mehmet ve
Bonhof (Bombacı) Nazmi” gibi isimler yer alıyordu. Hatta Ankaragücü
tribünlerinin başarısızlık durumlarında atıfta bulunduğu oyuncu grubu da bu
dönemdendi:
Kalemizde kaptan Adil
Geri dörtlü geçilmez duvar
Orta saha hepsi canavar
İleride Halil İbo var (Mehter Marşı bestesiyle)
Gündüz Tekin Onay 1983-84
sezonunda devraldığı takımı ilk sezon beşinci, ikinci sezon dördüncü ve üçüncü
sezon altıncı yapmayı başarıyordu. 1985-86 sezonunda Balkan Kupası’nda mücadele
eden Ankaragücü’nün ilk rakibi Varna Spartak’tı. Ankara’da 2-0, Varna’da 0-0
biten maçların ardından yarı finale yükselen takım İraklis’le 1-0’lık
karşılıklı galibiyetlerin ardından penaltılarda 4-3 kaybetti. 1987-88 sezonunda
takımı Fatih Terim yönetmeye başladı. İkinci sezonunda takımı altıncı yapmayı
başardı.
Bundan sonraki süreçte
Ankaragücü için Türkiye Kupası finaline çıkılan 1990-91 sezonu haricinde
başarılı günler geride kalmıştır. Ta ki 2000 yılında takımı Ersun Yanal
yönetmeye başlayıncaya kadar. Gelecek sayıda 90’lar, 2000’ler ve 2010’lu
yıllarda Ankaragücü’nün genelde başarısız, nadiren başarılı geçen günlerini
konu edineceğiz. Ersun Yanal, Cemal Aydın, Ahmet Gökçek, PTT 1. Lig günleri ve
son olarak Spor Toto 2. Lig günleri ana başlıklarımız olacak.
KAYNAKÇA
Adnan, Ziya, Çünkü Biz Ankaragüçlüyüz!.., İletişim
Yayınları, İstanbul, 2005.
Arığ, Veli Necdet, Ankaragücü Belgeseli, MKE Yayını,
Ankara, 1996.
Ertuğ, Ali Rıza, Ankara Sporunda 50 Yıl, Gençlik ve Spor
Bakanlığı, Beden Terbiyesi Bölge Başkanlığı, 1973.
Hatıpoğlu, Duygu; Aydın, M.
Berkay, Bastır Ankaragücü, Epos
Yayınları, Ankara, 2007.
(Bu yazı Joganita Dergi'nin 2. sayısında yayınlanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder