Bu yazıyı yazarken Spor Toto Süper Lig’de ikinci yarının 5.
Hafta maçları oynanmaktaydı. Ligde Fenerbahçe 48 puanla lider bulunurken
Beşiktaş’la arasında 6, Galatasaray ile 4 puan fark bulunmaktaydı. Ligde ikinci
devreye başlarken Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki fark 10 puan iken bu
fark ligin hemen başında Fenerbahçe’nin Eskişehirspor ve Sivasspor maçlarını
kaybetmesiyle ve Galatasaray’ın Bursaspor’u ardından Eskişehirspor’u yenmesiyle
4’e indi. Fenerbahçe sakatlıklarla
boğuşup hem şike sürecinden Yargıtay kararı çıkan Aziz Yıldırım’ın durumuyla
hem de kaybedilen 6 puanla sıkıntılı bir sürece girmişti. Galatasaray ise güzel
bir form yakalayıp farkı 4’e indirmesine rağmen Antalya’da kaybedilen 2 puanla farkı
6’ya çıkarıp lig ikinciliğini de Beşiktaş’a kaptırmış oldu. Ligde her hafta
puan farkları değişirken bu durum 5.hafta da devam etti. Fenerbahçe, Elazığ
beraberliğiyle üst üste 3.deplasman maçında da puan kaybedince ve Galatasaray –
Beşiktaş derbisinde gülen taraf Galatasaray olunca hem ikinciliğe yerleştiler ve
farkı tekrardan 4 yaptılar. Beşiktaş ise
İnönü stadyumundan uzak kalıp açıkçası taraftar desteğini çokça aradığını
gösterirken tekrar edilen Kasımpaşa galibiyetiyle yeniden zirve yarışına ortak
olmuştu fakat Galatasaray derbisini kaybetmesiyle bu potadan biraz uzaklaşmış
oldu.
Ligin 2. devresine girerken Galatasaray büyük bir
gençleştirme operasyonu yaşadı. Ligin 5.
Haftasından sonra yönetimle yaşadığı sorunlardan ötürü Fatih Terim
gönderilmişti ve yerine ünlü İtalyan Teknik Adam Roberto Mancini getirildi.
Mancini’nin getirilmesinden sonra Galatasaray sisteminde bazı değişiklikler
oldu. Galatasaray’ın savunma zafiyeti ve sol bek sıkıntısı çok iyi biliniyordu.
Hücum hattı olarak ligin en kaliteli takımı gösterilirken savunmada ciddi
problemler yaşaması takıma büyük sıkıntılar yaratıyordu. Mancini göreve geldikten sonra bu soruna
hemen dikkat çekmiş ve acilen bu bölgeye takviyeler istediğini belirtti. Ligin
ilk devresini böyle kapatmak zorunda olan takım, ligde Fenerbahçe’yle puan
farkını açmasına rağmen Şampiyonlar Ligi’nde işi zora soksa da İstanbul’daki
Juventus galibiyetiyle gruplardan çıkmayı başardı.
Ara transfer döneminde Fatih Terim gibi -her ne kadar transferler yüzünden olsa da-
Mancini’de yönetimle sorunlar yaşadı. Yönetimin Mancini’nin istediği
transferleri yapmadığı, kendi kararları doğrultusundaki transferler için
çalıştığı gazetelerde yer almaya başladı. Bu kriz hatta İngiliz ve İtalyan
basınında Roberto Mancini’nin bu durum yüzünden istifa edebileceğini bile
yazdı. Bu kriz daha sonra büyük oranda çözülmesine rağmen Galatasaray transferleri
için bir başka sıkıntı vardı: Yabancı futbolcu kontenjanı. Kadrosunda 6+0+4 yabancı
kuralından dolayı tam 10 futbolcusu olan Galatasaray, bazı futbolcularla
yollarını ayırmak zorunda kalacağı açıktı. Bu sebeple bir temizlik operasyonu
da olacaktı bu devre Galatasaray için.
Roberto Mancini yeni bir Galatasaray yaratmaya başladı.
Galatasaray, bu krizler ışığında transfer döneminde 8
futbolcu transferiyle büyük bir operasyon yapmış oldu takımda. Bunlardan 4
tanesi yabancı olurken 4 tanesi de yerli futbolcular oldu. Takımın yaşadığı
savunma sıkıntılarından dolayı yoğunluğun bu bölgeye olduğu görülüyordu. Takım,
uzun süredir çok sıkıntı yaşadığı sol bek yokluğunu Gremio’da yakaladığı
başarılı performansla 2013 yılında
Brezilya’nın en iyi sol bek oyuncusu seçilen 21 yaşındaki Alex Telles ile çözmüş oldu. Bu bölgeye bir türlü takviye yapamayan
takım uzun süredir Hakan Balta ile oynuyordu ve Fatih Terim döneminde zaman
zaman kanat oyuncusu Albert Riera’da bu bölge de görev yapmıştı. Savunmanın göbeğinde yaşadığı sorunlar da bu
bölgeye takviyeleri gerektiriyordu. Semih Kaya ve Chedjou’nun formsuzluğu,
Dany’nin zaman zaman pahalıya patlayan hataları bu bölgede adeta alarm
veriyordu. Mancini’nin de bu bölgeye özellikle iyi tanıdığı için İtalyan
stoperlerden istediği söyleniyordu. Yönetim ne kadar birkaç İtalyan
savunmacılarla görüşse de anlaşmaya varamadı ve yapılan transferlerden en
yaşlısı olan Boca Juniors’dan 25 yaşındaki Nicolas
Burdisso ve Jurgen Klopp’un birçok yıldız çıkardığı Borussia Dortmund’daki okulundan
olan genç savunmacı 19 yaşındaki Koray Günter’i
kadrosuna kattı.Savunma takviyesine devam eden Galatasaray, ligin önemli
oyuncuları arasında gösterilen 2 futbolcuyla daha anlaştı: Eskişehirspor’dan 24
yaşındaki Veysel Sarı ve
Kayserispor’dan 21 yaşındaki Salih
Dursun. İki oyuncu da sağ bek oynamasına rağmen Veysel Sarı savunmanın
göbeğinde ve ön liberoda da oynama özelliğine sahip. Bu oyuncular takıma
katılırken Dany’de Beşiktaş’a kiralandı.
Savunmaya 4 oyuncu
katılırken diğer 4 oyuncu da orta saha bölgesine katıldı. Grasshopper’dan yine
gelecek yıllardaki yeteneklerden biri olarak gösterilen 21 yaşındaki Bosnalı
oyuncu Izet Hajrovic transfer
edildi. Bucaspor’dan 23 yaşındaki oyuncu Umut
Gündoğan’da takıma katıldı. Aralık 2013’den beri teknik direktör Roberto
Mancini’nin istediğiyle 4 hafta boyunca denenen ve A takımla idmanlara çıkan 19
yaşındaki Lucas Ontivero’da Burdisso
ile birlikte Galatasaray’ın iki Arjantinlisinden biri oldu. Yönetim bu süreçte
kontenjanda yer açmak için Kayserispor’dan büyük umutlurla alınan fakat tam
olarak kendisinden isteneni veremeyen Nordin Amrabat’ı Malaga’ya gönderirken
Olympiakos’dan alınan İspanyol Albert Riera ile de yollarını ayırdı. Albert
Riera’da geçen günlerde Ukrayna takımı Metalist Kharkiv ile anlaştı.
Galatasaray, büyük bir şanssızlık yaşayarak gelecekte büyük yıldız adayları
arasında gösterilen ve sezon başında takıma kattığı 19 yaşındaki Portekizli
oyuncu Bruma’yı ise sakatlığa kurban verdi. Sezonu kapatan Bruma ise
kontenjanda yer açmak için sakat da olsa Gaziantepspor’a kiralandı. Bu durum
gündemde çok tartışılsa da iki kulübün anlaşması sebebiyle durum aşılmış oldu.
Bir türlü kadroya giremeyen Engin Baytar ise Çaykur Rizespor’a gitti.
Izet Hajrovic ve Alex Telles yeni transferlerden en dikkat çekenler oldu.
Bu transferler olurken takımın yeni bir yapılanma ve oyun
anlayışına gittiğini söylemiştim. Bu yeni sürece bakacak olursak; Galatasaray’ın, Mancini döneminde defansa çok
daha önem veren bir takım haline geldiği görülüyor. Genel olarak bu durumun
Mancini’nin oyun anlayışından kaynakladığını söyleyebiliriz. Çünkü İtalyan
teknik adam Galatasaray’dan önce çalıştırdığı dünyanın en iyi hücum hatlarından
birine sahip olan Manchester City’yi bile savunma ağırlıklı bir futbol
oynattığı için zaman zaman sert eleştiriler alıyordu. Takıma bu etkisi büyük
oranda yansımış görülüyor. Fatih Terim dönemine göre Galatasaray artık daha az
gol yiyor. Roberto Mancini’nin geldiği günden beri adeta jokeri olan Ceyhun
Gülselam’ın defansif pozisyonda başarı olmasıyla Melo ve Selçuk daha çok hücuma
çıkmaya başladı. Fizik gücü de ciddi oranda arttığı belli olan takım özellikle
iç saha maçlarında artık çok daha baskılı bir futbol oynamaya başladı. Yaşını
getirdiği eksileri artık ciddi olarak iyiden iyiye göstermeye başlayan Drogba
ise artık biraz daha sahada yok olmaya başladı. Drogba’nın yaşattığı bu
eksilerini Umut Bulut hala kulübeden gelerek kapatıyor. Şu ana kadar belki de
Galatasaray’ın en çok ve en iyi verim aldığı oyuncusu olan Muslera ise kalede
güven vermeye devam ediyor.
Galatasaray bu sezon her zamankinden daha zorlu bir yarış içerisinde
Galatasaray yaşadığı bu transfer süreciyle takımı adeta
yeniden yapılandırmış oldu. Alınan oyuncuların yaşlarına bakıldığında
önümüzdeki yılların takımının kurulmaya çalışıldığı ortada gözüküyor. Tüm transferleri ciddi oranda izleyemesek de bu
transferlerden en çok dikkat oyuncular ise Alex Telles ve İzet Hajrovic oldu. Takımın
iki sezondur şampiyon olan oyuncularının tecrübesi, Didier Drogba ve Wesley
Sneijder gibi dünya yıldızlarının katkılarıyla, Roberto Mancini böylece yeni bir
Galatasaray yaratmaya başladı. Takım şu an da üç kulvarda da yoluna devam
ediyor. Fenerbahçe ve Beşiktaş’la ligde büyük bir mücadele içinde bulunurken Fenerbahçe’yi
takibini sürdürerek 28.haftadaki derbiye kadar rakibinin puan kayıplarını
kollamaya çalışacak. Türkiye Kupası’nda
yarı finalde bulunuyor. Chelsea ile de
önümüzdeki günlerde hayati önemi olan Şampiyonlar Ligi maçlarına çıkacak. Bu
operasyonun takıma nasıl katkı sağlayacağını, takımın yeni sistemiyle nasıl
başarılar kazanacağını ve oynayacağı futbolu önümüzdeki günlerde çok daha iyi
görmüş olacağız.