' Yalı caddesinde(Karşıyaka) bir tane yalı bulunmayan, Güzelyalı’daki tüm yalıların yıkılıp çirkin apartmanların yapıldığı şehirdir İzmir. Herhangi bir kent kültürü yoktur, alt metinsiz bir şehirdir. Bir kenti var eden asıl unsur, o kentin bileşenleridir. Ama İzmir’de tek renk seküler, avam bir ulusalcılıktır. Ne de olsa tüm renklerini nasıl denize döktüğüyle övünür durur. Mahallelerinde Rumca konuşan kimsenin kalmaması zerre üzmez kimseyi, ‘boyoz’ sefarad Yahudicesinde ‘yağlı hamur’ demektir ama ortada ne sefarad kalmıştır ne de o canım dil. O yok olan yalılarda Levantenler yaşarmış, ta ki biz ‘Türklüğümüzü’ fark edene kadar. 1923’ten sonra yaratılmaya başlanan ulus tır gibi geçmiştir üzerinden ve gerçekten bir ulus yaratılmıştır; İktidarın ‘aryan’ ,’Beyaz Türk’ ırkı…
Karşıyaka ilçesi, İzmir gerçekten ‘GAVUR’ İzmirken Türk yerleşimcilerin
yaşadığı bir bölgedir aslında. 35 buçuğun espirisi de tam olarak buradan gelir.
Kendilerini bu denli başkalaştırma çabalarının asıl sebebi ‘Müslüman Türk’
algılarıyla 1900’lerden beri körfezin diğer yakasına bulaşmama
isteklerindendir. Buca, Bornova Levantenlerin; Konak ve çevresi Rumların
yaşadığı bölgelerdir. Kurtuluş Savaşı sonrası topraklarından sürülen aslında ‘çoğunluk
olan azınlıklar’ın yerine bu yerlere önceleri Yunanistan ve Balkanlardan gelen
Türkler yerleştirilmiştir. ‘6-7 Eylül Olayları’ sonrası kalan bir avuç ‘gerçek
İzmirli’ de bir şekilde koparılmıştır anayurtlarından. Halen devam eden göç
dalgasıyla da şu an İzmir dediğimiz motif ortaya çıkmıştır.
1912’de daha sonra İzmir’i Türkleştirmekte aktif rol alan
‘kurtuluş savaşı kahramanı’ Zühtü Bey tarafından kurulmuştur Karşıyaka Spor
Kulübü .Yeşil rengini İslam’dan, kırmızı rengini de Türklük’ten almıştır.
Futbol tarihleri boyunca tek övünç kaynakları armalarındaki Türk bayrağı ve Atatürk
ziyaretidir.
Körfezin diğer yakası nispeten daha çoğulcu ve renklidir
Karşıyaka’ya göre. Göç kültürünü az da olsa taşımıştır bu topraklara. Aradan
geçen körfez gerçek anlamda Berlin Duvarı gibidir. Sadece gezdiğinizde
anlayabileceğiniz iki değişik yerleşke oluşmuştur. Tabi göç dalgasından
Karşıyaka da nasibini almıştır ama asli kurucu unsur göç ile gelen kitleyi asimile etmeyi başarabilmiştir.
1925 yılında Altay’ın içerisinden muhalif bir grup İzmir’in
güney cephesinin, göç bölgesinin rengini sarı ve kırmızı diye belirleyip adını
Göztepe Gençlik ve Spor Kulübü koymuştur. KSK’ nin aksine varlığı ve
popüleritesi Türk ve İslam mitlerine değil başarıya dayalıdır. 1960’ların
başından 70’lerin sonuna kadar başarılarla bezeli bir tarih anlatımıdır
Göztepe. Bu tarihler içinde 2 Türkiye Kupası, 1 Cumhurbaşkanlığı Kupası almış. Fuar
Şehirleri Kupası’nda(UEFA) yarı final oynayarak Avrupa’da bu ülke adına ilk
başarıya imza atmıştır.
Rekabetin başladığı tarih de 1979-80 sezonundaki amansız şampiyonluk yarışıdır. 80000 kişiye oynanan maçla taçlanmış o rekabetin fitili yakılmış ve bu günlere taşınmıştır. Bu sırada Göztepe’nin amatöre kadar düşüşüyle askıya düşen rekabet ortamı son iki senedir tekrar başlamıştır.
Detaylı incelediğimizde iki takımın taraftar portresini
çıkartırken yazıdaki tahlillerin ne denli sirayet ettiğini görebilirsiniz. KSK
taraftarı tek bir topluluktan oluşur ‘Çarşı’ adını verdikleri tek bir grup
vardır ve başka bir oluşumun olma olasılığı dahi yoktur. Söylenen besteden
açılan pankarta kadar her şeyi bu grup belirler, kentlerini yaratırken
oluşturdukları tek tip algı tribünlerine de bu şekilde yansımıştır. Kürt’sen de
Türklüğünle övünen onurlu bir ayyıldızlı armanın taraftarısındır, asimile
olmuşsundur ataların gibi. Sen kültürünü taşıyamayıp o kültürü almışsındır
kuzey cephesinde.
Güney, kent kültürü gibi tribünsel olarak da renklidir. Sayılan sevilen ağabeyler vardır illa ki ama bir çok yapı vardır tribünde. ’Mardinliyiz Göztepeliyiz’ pankartını açarken de, Che’li atkıyı boynuna takarken de çekinmez. Çünkü ‘çoğulcu ve birleştirici’ bir yapıdır güney, aynılaştırıcı değil.
Belki de Göztepe-Karşıyaka rekabetinin hiç anlatılmayan giz yüzü
budur.
Daha kaç derbi görürüz bilmiyorum umarım sayısı çok fazla olur. Kim kazanır kim kaybeder onu da bilmiyorum ama asıl kaybeden yurtlarından edilen azınlıklar, kültürlerini kaybetmiş göçmenler oldu. FUTBOL MU? O ZATEN HAYATIN AYNASI DEĞİL Mİ? '
Daha kaç derbi görürüz bilmiyorum umarım sayısı çok fazla olur. Kim kazanır kim kaybeder onu da bilmiyorum ama asıl kaybeden yurtlarından edilen azınlıklar, kültürlerini kaybetmiş göçmenler oldu. FUTBOL MU? O ZATEN HAYATIN AYNASI DEĞİL Mİ? '
Murat Kırmızıoğlu
Üstünidman Blog'a bizi kırmayıp konuk yazar olarak katkıda bulunan Murat Kırmızıoğlu'ya teşekkürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder