Bugün, halen futbol gündeminin maalesef ki ilk sırasında yer alan şike davası tartışmalarına zaman zaman milletvekilleri ya da siyasetin önde gelen isimleri, verdikleri demeçler ile dolaylı; ya da çıkardıkları yasalarla doğrudan dahil olarak, taraf olmadıkları kulüp ve taraftarları tarafından büyük tepkiler çekmektedir. Futbolun Türk insanları üzerindeki etkisi nedeniyle bu durum siyasette de tercih değişikliklerine neden olabilmektedir. Futbolun bu gücünü bilen siyasi erklerin bunu kullanışı ilk değildir, süreç boyunca birçok kez birçok ülkede buna şahit olmuşuzdur ve bugün özellikle FIFA bunun önüne geçmek için büyük yaptırımlar ve cezalarla ülkelerin futbol federasyonlarını politikanın müdahalesinden uzak tutmak istemektedir.
Konuyu geçmişe doğru incelediğimiz zaman Türk futbolu için bunun ilk örneğini Black Stockings yani bizim daha çok bildiğimiz adıyla 'Kara Çoraplar'ın başına gelen örnek ile görebiliriz. Abdülhamit devrinin 'istibdat' politikası nedeniyle halkı isyana sevk edebilecek birçok şey yasaklanmış ve spor da bu yasaklardan nasibini almıştır. Ve 19. yüzyılın son çeyreğinde keşfedilmesiyle birlikte popülaritesi iyice artan futbolun etkisi Osmanlı topraklarına ulaşmış ve 1875 yılında kurulan FC Smyrana kulubü, bugünün Türkiye sınırları üzerinde kurulan ilk kulüp olma özelliğini göstermiştir. Dönemin İstanbul ve İzmir kulüpleri zaman zaman maç yapmak için bir araya gelmektedirler. Fakat getirilen yasaklardan dolayı futbol oynayan isimler yalnızca İngiliz, Yunan, Ermeni veya Yahudi azınlıklardı.
Başlığa adını veren ve yazının öznesi olan Black Stockings kulübü, 1899 yılında Kadıköy'de, ilk Türk futbolcusu olarak bilinen Fuad Hüsnü Bey(resimdeki şahsiyet) ve arkadaşı Reşat Danyal Bey tarafından kurulmuştur. Kulübün adının İngiliz ismi taşıması da tahmin edileceği üzere devrin yasaklarından kaçmak içindir. Tamamı Türklerden oluşan bu ilk takımın futbol macerası çok fazla uzun sürmeyecektir; zira zar zor toplanabildikleri birkaç antrenmanın sonrasında 1901 Ekimi'nde Papazın Çayırı'nda ilk maçlarına, Rum takımı karşısında çıkmışlardır. Takım maçı 4-1 kaybetmiştir ama asıl önemli olan maçın bitimiyle sahayı basan hafiyelerin, kuruculardan Reşat Danyal Bey'i ve o sırada kaçmayı başarsa da daha sonra ele geçirilecek olan Fuad Hüsnü Kayacan'ı yakalamalarıdır. Daha sonra bu isimler “karşılıklı kaleler kurup, Rumlarla aynı elbiseleri labis oldukları halde, top endahtı ile talim icra etmek” suçundan dolayı yargılanmış ve cezalandırılmışlardır.
Bu konu içinde kurulmuş olan bu takımın, 3 büyüklerin hangisinin atası olduğunun tartışması içine girmeyeceğim; söylemek istediğim siyasetin spora müdahalesinin zaman ve yer fark etmeksizin sorunlara yol açtığıdır; bugün o kulüp kapatılmasa Türk futbolunda belki çok şey değişik olacak, bu ileri görüşlü insanların yolunu açtığı Türk futbolu bugün çok daha büyük yerlere gelecek ve hepimiz bugün sevdiğimiz kulüpleri değişik isimlerle de olsa gerçekten büyük başarılar elde etmiş şekilde desteklemiş bulunacaktık. Fakat yapılan müdahale sonucu bunların hepsine 'belki' diyoruz; dileğim bundan sonra yaşanacak olayların futbolun kendi içinde, bağımsız şekilde çözülmesi ve bundan yıllar sonra tekrar bunu düşündüğümüzde 'belki' dememek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder