Sahada savrulan altın sarısı saçlar, uzaktan adresini bulan
sert şutlar, siyah beyaz çubuklu formaya
bir vefa ve şimdi arkadaşları antrenör o ise kulüp yöneticisi: Pavel
Nedved
30 Ağustos 1972 yılında o zamanki adıyla Çekoslovakya’da
şimdiki adıyla onun iki ülkesinden biri olan Çek Cumhuriyeti’nde Cheb kentinde
Çek tarihinin önde gelen orta sahalarından biri dünyaya geldi. Sparta Prag ile
dünya futboluna çıkışı başlayan Nedved’i tüm dünya Euro 96’daki performansıyla
tanıdı. Bizim tanımamız ise 1995 yılındaki Sparta Prag – Galatasaray maçıyla
oldu. İlk maçta 2 golü, ikinci maçta 1 golü atan Pavel Nedved, üç büyüklerin
transfer listesine girdi ama Türkiye’ye gelişi bir türlü olmadı. Euro 96
performansıyla birçok teklif aldı ve o da o sıralar adeta fırtına gibi esen
İtalyan kulübü Lazıo’yu seçti. Lazio kariyerinde 138 maçta 33 gol atarken Lazio
ile birçok kupa kaldırdı. 1998-1999 Kupa Galipleri Kupası ve 1999 Avrupa Süper Kupası’nı
kaldırırken İtalya’da da 1997-1998 İtalya Kupası ve 1998 İtalya Süper Kupası’nı
kazandı.
Lazio’da adeta bir süper star olan, takımını sırtlayan Pavel
Nedved, Avrupa’nın devlerinin transfer listesine girdi. Manchester Unıted,
Chelsea gibi devleri redderek 41 milyon Euro gibi rekor bir ücretle efsane
olacağı kulübü yani Juventus’u seçti.
Zinedine Zidane’i Real Madrid’e gönderen Juventus, Zizou’nun boşluğunu o bölgenin dünya yıldızı
olacak biriyle doldurmuş oldu. Juventus’da öyle bir performans yakaladı ki 2005
ve 2006 şampiyonlukları şike sürecinde ne kadar geri alınmış olsa da Juventus’un
2001-2002, 2002-2003, 2004-2005, 2005-2006 Serie A şampiyonluğunda, 2002 ve
2003 İtalya Süper Kupası’nı kazanmasında ve 2003 Şampiyonlar Ligi finalini
yaşamasında çok büyük pay sahibi oldu. Kendisi de 2003 Ballon d'Or ödülü ve
2004 Altın Ayak ödülünü kazandı. 2006’da İtalya’da başlayan şike skandalı
sürecinde Juventus küme düşürüldü ve
yönetim takım Serie B’ye düşünce tüm oyuncuların gitmekte serbest olduğunu söyledi. Bu süreçte
ilk ayrılanlardan biri teknik direktör Fabio Capello oldu. Capello Real Madrid’le
anlaşırken daha sonra Real Madrid Fabio Cannavaro ve Emerson’u, Barcelona ise
Thuram ve Zambrotta’yı aldı. Şike sürecinde İtalya’da iyice güçlenen Inter
ise Patrick Vieira’yı ve Zlatan İbrahimovic’i kadrosuna kattı. Tüm bu
ayrılıklar olurken takımın temel taşlarından Buffon, Del Piero, Trezeguet ve
Nedved Juventus’u bu günlerinde yalnız bırakmadılar ve Nedved ünlü sözünü
söyledi: ‘’ Bir takım küme düşerse futbolcular gider, adamlar kalır.'’
2009 yılında ise futbol hayatını noktalayan Nedved, 10
numara pozisyonunda oynarken aslında 10 numara futbolcusu olmayan, takımı
yönetmeyen ama itici güç olarak oynadı. Çok zeki, tekniği yüksek ve hızlı
futboluyla tanındı. Takımı çok sıkıştığı zamanlarda hep rahatlatıcı olarak öne
çıktı. Çek Cumhuriyeti ve Juventus tarihinin tartışmasız en büyük
futbolcularından biri olan Pavel Nedved,
çok sevdiği siyah-beyazlı takımından ayrılamadı ve arkadaşları şimdilerde
takımlara antrenör olarak gelirken o takımına yönetici olarak geldi. Kulübün
hisselerinin yüzde 60'ını elinde bulunduran kulüp başkanı Andrea Agnelli’nin
kulübün yönetim kurulu üye sayısının artmasını önerirken bu üyelerden birinin
Pavel Nedved olmasını önerdi. Takım
Serie B’ye düşerken takımını yalnız bırakmayan Çek yıldızı taraftaların çok
sevdikleri, takıma geri dönmesini
istedikleri ve aslında onun teknik direktör olmasını istedikleri biliniyordu.
Yönetim bir nevi bu çağrıya kulak verdi ve Pavel Nedved’i takımın sportif direktörü yaptı. Bu
süreçten sonra artık Nedved’i Juventus gollerine sevinirken şeref tribününde
takım elbisesiyle görmeye başladık ve daha da izleyeceğiz gibi duruyor. Bir
yıldız futbolcunun sahada böyle başarılıyken yönetici olması pek görülen bir
durum değil. Biz de Pavel Nedved’in yöneticilikte ne kadar başarılı olacağını
izleyip göreceğiz.