28 Oca 2013

Mısır'da futbol ve şiddet


Tarihler 1 Şubat 2012'yi gösterdiğinde Mısır'da, 74 kişinin ölümü ve binlerce insanın da yaralanmasıyla sonuçlanan Port Said Katliamı gerçekleşmişti. Ev sahibi olan El Masri taraftarları, maç 3-1 deplasman takımı El Ehli üstünlüğüyle devam ederken, sahaya girip, olayları başlatmıştı. Olaylar saha dışına da taşmış ve 74 insanın ölümüyle sonuçlanan bir katliama dönüşmüştü. Katliamda polisin ihmalinin çok fazla olduğundan da bahsedilmişti. Olay sonrası El Masri taraftarı olan 64 kişi ve 9 polis görevlisi gözaltına alınıp, tutuklanmıştı. Daha sonra sanık olarak yargılanan 73 kişiden 21'i hakkında geçtiğimiz hafta içinde jüri tarafından idam kararı çıktı. Geriye kalan 52 sanık içinse 9 Mart 2013 tarihi karar günü olacak. İdam mahkumlarının aileleri, duruşma sonucu verilen kararı öğrendikleri andan itibaren, mahkeme salonundan başlamak üzere, bütün Port Said'e yayılan bir şekilde, yeni olaylar silsilesini de başlattılar. Yaklaşık beş gündür devam eden olaylarda 40'a yakın ölü ve 300 civarı yaralı var.

Peki olaylar bu noktaya nasıl geldi? Port Said'te yaşananlar sadece holiganizm mi? Futbol bu olayların neresinde?

Bu soruların yanıtları, "Arap Baharı" adı verilen ve Orta Doğu'da Arap ülkelerinin çoğunu etkileyen bir ayaklanmanın içerisinden rahatça çıkarılıp alınabilir. Ayrıca, Arap Baharını öncelikli olarak demokratik bir halk ayaklanması olarak düşünürsek, Mısır bu konuda başı çeken ülkelerden. Mısır, Tunus, Cezayir gibi Kuzey Afrika ülkelerinde "silahsız" bir geçiş yaşanırken; Libya'da askeri müdahaleyle bir geçiş yaşandı. Körfez ülkelerinde ise bu geçişler yaşanmadan ayaklanmalar bastırıldı. Suriye'de ise dış güçlerin desteğiyle ayaklanma devam etme eğiliminde.

25 Ocak 2011'de, Hüsnü Mübarek yönetimini protesto etmek için Tahrir Meydanı'nda toplanan binlerce Mısırlı, Mübarek'i, 11 Şubat 2011'de, Devlet Başkanlığı görevinden istifa ettirmişti. Mübarek'ten sonra da Mısır'da işler istenildiği gibi gitmedi.
Mübarek devrildikten yaklaşık bir yıl sonra Port Said Stadyumu'nda çıkan olaylar ise Mısır'da öfke ve şiddetin azalmadığının bir göstergesiydi. Olayın tarafları olan El Masri ve El Ehli camialarının duruşları ise Port Said Katliamının basit bir futbol olayı olmadığına işaret etmekte. El Masri taraftarları 32 yıllık devrik lider Hüsnü Mübarek destekçisi ve halk ayaklanmalarına doğal olarak karşılar.

El Ehli takımı taraftarları Ultras Ahlawy grubunun durumu ise bambaşka. Ultras Ahlawy, Mısır'da halk ayaklanmalarının başını çeken bir grup. Başka bir deyişle Mübarek rejimini sonlandıran en etkili gruplardan birisi Ultras Ahlawy. Ayrıca, El Masri, Port Said şehrinin takımıyken El Ehli, Kahire'nin takımı. İki camia arasında da ister istemez bir potansiyel farklılığı ortaya çıkıyor. Ultras Ahlawy Orta Doğu'nun en ateşli tribün topluluklarından birisi. Olaylar tamamen siyasi. Futbol sadece basit bir araç, daha fazlası değil.

Port Said Stadyumu 2 Şubat 2012 tarihinde Tahrir Meydanı'na alternatif bir "meydan" olarak ve ne yazık ki 74 insanın ölümüne neden olan bir olayla dünyaya adını duyurdu. Port Said'teki olayları sadece futbolla açıklamak safdillikten başka bir şey olmaz.

Mahkeme kararları açıklandıktan sonra Kahire'de Ultras Ahlawy grubu adaletin yerini bulduğunu düşünerek büyük bir mutluluk yaşadılar. Bu da Mısır'daki durumu bütün çıplaklığıyla gözler önüne seren bir tepki.


27 Oca 2013

Derbi Sabahları

Derbi öncesindeki gece tuttuğu takımın teknik direktörü olmaya aday milyonlarca insan vardır. Maç 0-0 devam edip kilitlenmişken, yastığında kafasını çevirdikçe atağın yönünü diğer kanada müthiş bir uzun pasla çeviren orta saha oyuncularını da unutmamak lazım, onlar da azımsanmayacak kadar fazladır. Maç milyonlarca insan tarafından yüzlerce kez kafada oynanır. İddialara girilir, totemler sabahtan başlar.

Derbi sabahları insanın içinde en kuvvetli alarmın uyandırma gücünden daha kuvvetli bir heyecan olur. Saatler bir an önce 19:00'a gelmeli midir? Yoksa bizlere mutluluk veren şey daha çok bu heyecana ortak olma duygusu mudur? Galatasaray- Beşiktaş maçı var bu akşam. Biraz önce anlattıklarımı benim gibi milyonlarca Beşiktaş ve Galatasaray taraftarı eksiksiz yaşadı, adımın Ülken olduğu kadar eminim bundan. Fakat en çok merak ettiğim konu şu: Örneğin bir Tottenham - Arsenal maçı öncesi bu duyguları yaşayan insan sayısı bizler kadar fazla ya da kayda değer mi? Ya da bir Espanyol - Barcelona maçı öncesinde ne gibi gerilimler heyecanlar yaşanıyor acaba?  

Derbi haftasının başından başlayarak vücutta baş gösteren, derbi sabahı zirve yapan heyecan duygusu ne kadar hoşuma gidiyorsa artık; eskiden her hafta derbi olsa keşke derdim. Fakat geçen sene süper final zırvasıyla bir baktım ki yere göğe sığdıramadığımız bu heyecan yerini bıkkınlık ve sıradanlık duygusuna bırakmış. Her şey tadında güzel. Sevgilisiyle her an her dakika dip dibe durup sonra da buluşma heyecanından söz edebilecek olan var mıdır?

Beşiktaş bugün kazanır ya da kaybederse bu ilk veya son olmayacak. Çeşitli değerler, anlamlar atfettiğimiz takımlarımız daha yüzlerce kez karşılaşacaklar. Bugün akşam olacağı gibi birçok kahvehane, meyhane ve barlar futbol tutkunlarıyla dolup taşacak. Yeri geldiğinde futbolcuların ayak tırnaklarına kadar küfür edilip, aynı oyuncuya bir dakika sonra kurban olunacak. 

Oralete inanan insan varken Beşiktaş'a inanmanın neresi garip? Herkesin inandığı bir şey vardır bu hayatta benimki de sensin...

 Forman ıslansın yeter, gerisi tıraş Beşiktaş...

16 Oca 2013

1958 Münih Faciası Üzerine: United


     II.Dünya Savaşı yılları sonrası belini doğrultmaya çalışan ekonomiyle beraber önemini yitiren futbol, 50'lerin ortasından itibaren Matt Busby'nin takımı Manchester United'la birlikte İngiliz halkı tarafından yeniden sevilmeye başlamıştı. 'Busby Babes' lakabıyla anılan kulübün futbolcuları genç, başarıya aç ve kulübe sadıklardı. Busby ve yardımcısı Jimmy Murphy -kendisi aynı zamanda Galler teknik direktörüydü ve Galler onun yönetiminde tarihinde ilk ve tek olarak Dünya kupasına katıldı. 58 Dünya Kupası'nda çeyrek finale kadar yükseldiler ancak Brezilya'ya elendiler.- sayesinde 'United' İngiltere futbolunun zirvesine yerleşti. Avrupa'da da başarıyla ilerliyorlardı ancak başları Avrupa'yla pek ilgilenmeyen lig komiserleriyle dertteydi. 6 Şubat'ta Kızıl Yıldız'la Avrupa Kupası olan United'ın 2 gün sonra lig maçı vardı ve lig komiseri maçı ertelememişti. Takımının puan silinmesi riskiyle karşı karşıya olan Busby rest çekerek maça yetişeceklerini söyledi. Ancak hava şartları o kadar iyi değildi... Başrollerini BBC'nin dizi-filmlerinden ve Doctor Who dizisinden tanıdığımız David Tennant-Jimmy Murphy-, Dougray Scott-Mattt Busby- ve Jack O'Connell'ın-Bobby Charlton- paylaştığı 2011 yapımı film, futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi futbol takımlarından birinin uçak kazasıyla yok oluşunu anlatır.


Elveda Sami Yen Seviyoruz Seni Can-ı Gönülden



     20 Aralık 1964 günü Bulgaristan ile yapılan dostluk maçıyla birlikte Ali Sami Yen Stadı tarih sahnesindeki ilk rolünü oynadı. Adını Galatasaray Spor Kulübü'nün kurucusu, Türk Milli Futbol takımının antrenörlüğünü ve Türkiye Futbol Federasyonu başkanlığını da yapmış olan Ali Sami Yen'den almıştır. Açılış maçında sosisli sandviç tezgahının kalabalık sebebiyle devrilmesi sonucu tezgah bir anda alev almış ve 81 kişi yaralanmıştır. Yıllarca rakipleri Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin aksine stadyum sorunu yaşayan Galatasaray çözümü Ali Sami Yen stadının üst kullanım hakkını elde etmesiyle çözmüş görünüyordu.


      Ancak stad zeminindeki sıkıntılar ve Boğaziçi Köprüsü ile çevre yol bağlantı çalışmaları sebebiyle 1972-80, 1984-86 ve 2003-05 arası 3 kez Ali Sami Yen'den ayrılmak zorunda kalınıldı. 2005-2006 sezonunda deprem sebebiyle zarar gören Eski Açık tribünü yıkılarak yeniden yapıldı. 2004 yılında Seyrantepe'de yapılacak bir stadyum karşılığında Galatasaray Sami Yen'in üst kullanım hakkını devretti. Ancak yüklenici firma şartları sağlayamayınca 2009'da yeniden ihale yapıldı. 2011 yılında -henüz halen eksikleri bulunmasına rağmen- Ali Sami Yen Spor Kompleksi Türk Telekom Arena hizmete açıldı. 11 Ocak 2011 günü Beypazarı Şekerspor'la yapılan Türkiye Kupası maçıyla Ali Sami Yen Stadyumu ışıklarını bir daha açılmamak üzere söndürdü. Koltuksuz zamanlarda 35.000, koltuk şartı getirildikten sonra 24.000 kişilik kapasitesiyle 'cehennem' birçok Avrupa takımının korkulu rüyası olmuştu. Avrupa'da arka arkaya 23 maç Sami Yen'de Galatasaray yenilgi yüzü görmedi (99-00 sezonu). 93-94 sezonunda Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nde mücadele  etmesiyle başlayan, Uefa kupası alınan sene oynanan Milan, Bologna, Dortmund, Mallorca, Leeds maçlarıyla alevlenen atmosfer 2000-2001 Şampiyonlar Ligi çeyrek finali 2-0 dan 3-2'ye çevrilen Real Madrid maçında tavan yaptı. Kulübe ve ülke futboluna aralıklar dahil 47 yıl hizmet eden cehennemde şu anda iş makineleri çalışıyor. Yolu Mecidiyeköy'e düşen her Galatasaraylı'nın içi hala sızlıyor. Arena gerçekten muazzam bir atmosfere sahip ancak cehenneme dönüşmesi yıllar alacak. Sami Yen'in cehenneminin ateşi taraftar ve orada yaşanılan anılardı.



     2003 sezonunda Ali Sami Yen Stadı yıkılma kararı alınınca Galatasaray taraftarını hiçbir kulüp kendi stadına kabul etmeyince Galatasaray, yeni yapılan; dünyanın bir ucu ve rüzgar tirbünlerinden daha fazla rüzgar alan Atatürk Olimpiyat Stadı'na itilmek zorunda kaldı. Tarihinin en kötü sezonlarından birini yaşanırken ve nice rezillikler çekilirken ağızlarda tek bir tezahürat vardı:

     Ne maçlar yaşandı,
     Dünya cehennemi burada tanıdı,
     Elveda Sami Yen,
     Bir gün geleceğiz yeniden.

     2 sezon sonra taraftar yuvasına döndü ancak bu dönüş sadece 6 sene sürdü. 2011 yılında başkan Adnan Polat'ın şov amaçlı şekilde henüz tam hazır olmamasına rağmen Arena'yı hizmete açmasıyla yaşlı ve yorgun Ali Sami Yen Stadı tamamen aç gözlü müteahhidin kollarına bırakıldı. Olimpiyat günlerinde söylenen marş artık versiyon değiştirmişti. Maalesef geri dönüş mümkün değildi...

     Ne maçlar yaşandı,
     Dünya cehennem burada tanıdı,
     Elveda Sami Yen,
     Seviyoruz seni can-ı gönülden...


15 Oca 2013

Bir acayip komün: Viareggio

İtalya'nın batısındaki Toscana şehrinin kuzeyinde kurulmuş bir komün olan Viareggio 64,000 nüfusa sahip. Akdeniz'in kollarından birisi olan Tiren Denizi'ne kıyısı olan -hatta denizle iç içe yaşayan- komünün en önemli eğlencelerinden birisi de tabi ki futbol.


FC Esperia Viareggio, Lega Pro Prima Divisione B*'de komünü temsil eden futbol kulübü. 1919 yılında kurulan kulübün lakabı tıpkı Udinese'nin ki gibi "Zebralar". Viareggio maçlarını 7000 kapasiteli Stadio Torquato Bresciani'de oynuyor. 2002 yılında İtalya Futbol Federasyonu'ndan adını sildirerek kapanan kulüp bir yıl sonra tekrardan kurulmuş. 2003 yılından bu yana kulüp fena sayılmayacak derecede bir ilerleme kaydetmiş durumda. Kulübün efsaneleri arasında İtalya'nın milli forveti Antonio Di Natale de yer alıyor. 1998-99 sezonunda 25 maç formasını giydiği Viareggio'da 12 gole imza atmış. Ayrıca şu an Napoli'de teknik direktör olarak görev yapan Walter Mazzarri ve Zenit'in teknik direktörü Luciano Spalletti de 90'ların başında birer yıl arayla Viareggio forması giymişler.
Aktif kadronun en tanıdık ismiyse Juventus forması giyen Sebastian Giovinco'nun kardeşi Giuseppe Giovinco. Giuseppe, Gianluigi Buffon'un satın aldığı Carrarese kulübünden sezon başında kiralandı.


Kulübün en ateşli taraftar topluluğu ise "Gruppo Autonomo". Grubun üyeleri eskiden Viareggio'nun hokey takımına destek verirlerken 90'ların ortasında bu takım küme düşünce bir süre göz önünde olmamışlar. 2003 yılında Viareggio'nun dönüşüyle futbola da destek vermeye başlamışlar. Resmi olarak 1 Temmuz 2003 yılında kurulan grup, haliyle kulübün tek ULTRAS grubuymuş. 2006-07 sezonunda yürürlüğe giren bir kanun yüzünden(protesto amaçlı) Gruppo Autonomo takımlarını 2007-08 sezonundan beri tribünden desteklememekte. Grup, tekrardan ayağa kalkan Viareggio hokey takımı maçlarında varlığını sürdürüyor.


*: eski adı Serie C1 B, İtalya'nın üç numaralı ligi.

Kanouté askeri müdahaleye tepkili.

Frédéric Kanouté resmi web sitesinde "Mali Krizi"* ile ilgili bir yazı yayımladı. Yazıda Mali'de yaşananlardan ötürü çok üzgün olduğunu söyleyen futbolcu, askeri müdahalenin çözüm olmadığını belirtti. Ayrıca çözümün siyasi yollarla sağlanması gerektiğini de ekledi. Kanouté ülkesinde çıkan olaylarda masum insanların ölmesinden endişe duyduğunu da belirtti. Son olarak Mali'nin bir an önce barış ve istikrara kavuşması için dua ettiğini söyledi.

*:Mali'nin kuzeyinde radikal İslamcı grupların oluşturduğu tehdit Başbakan Modibo Diarra'yı da endişelendirmişti. Diarra, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kürsüden ülkesine askeri müdahalede bulunulmasını talep etmişti. Fransa da eski sömürgesi Mali'ye askeri müdahale kararı çıkarılması için Güvenlik Konseyi'ne çağrıda bulunmuştu. Ocak ayının ikinci haftasında Fransa, Mali ordusunun da desteğiyle ülkenin kuzeyine askeri müdahalede bulunmaya başladı.

3 Oca 2013

"Irkçı söylem varsa biz yokuz."

İtalya 4. lig takımlarından Pro Patria ve AC Milan arasında oynanan hazırlık karşılaşmasında, Kevin-Prince Boateng'e, Pro Patria takımının bazı taraftarları ırkçı söylemde bulundu. Bunun üzerine Boateng önce topu "o" taraftarların olduğu tribüne sert bir şekilde yolladı, daha sonra da formasını çıkartıp, sahayı terk etmek için çıkış tüneline doğru yöneldi. Rakip takım oyuncularından Dario Alberto Polverini Boateng'i oyuna döndürmeye çalıştı, ancak Boateng, diğer futbolcular ve hakemler de sahayı terk edince maç 26. dakikada yarım kaldı.

Milan takımında sahada Boateng haricinde yer alan siyah oyuncular(Emanuelson, Muntari, Niang) da vardı. Irkçı tacizler sahadaki bütün siyah oyunculara karşı yapıldı. Pro Patria tribünlerinde az sayıda bir taraftar topluluğunun başlattığı tacizlere diğer Pro Patria taraftarları tepki gösterdi. Ancak, Milan takımı sahaya geri dönmedi.
Boateng maçtan sonra attığı tweette: "Bu tarz şeylerin hala olması utanç verici, sonsuza dek ırkçılığa son verin." dedi.

Boateng bugüne kadar verilmesi gereken bir tepkiyi hazırlık maçında verdi ve takım arkadaşları, kaptan Ambrossini, teknik direktör Allegri sahaya tekrar çıkmayı reddetti. Böyle bir olay resmi bir maçta tekrarlandığı takdirde, umarım hangi takım olursa olsun aynı tepkiyi verir.

Not: 2010 yılında oynanan Cagliari-Inter maçında, ırkçı söylemlere maruz kalan Eto'o da takımını sahadan çekiyordu, ancak hakem Tagliavento müdahele etti. Üç dakikalık duraklama ve stadda yapılan anonsun ardından oyun tekrardan başlatıldı. Cagliari taraftarları ırkçı söylemlerini tekrarlamadı. Eto'o ise yaşanan bu olay sonrası rakip kaleye yolladığı golün ardından sadece gülümsedi.